Kadınlar, Bodrum Belediye Meydanı'ndaki basın açıklamasında "Kimliğimiz, Bedenimiz, Emeğimiz; Kutsal Aileniz Sizin Olsun. Yaşasın Mücadelemiz" yazılı pankart açtılar.
Kadın Platformu üyeleri, ayrıca son dönemlerde cinayete kurban giden kadınların fotoğraflarını açtı.
Platform adına basın açıklamasını okuyan Nermin Güleş, şunları dile getirdi;
"2025 yılının ilk 6 ayında erkekler tarafından 136 kadın öldürüldü, 145 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Bunlardan 96’sı aile üyesi bir erkek tarafından öldürüldü. Temmuz ayında 31 kadın katledildi, 30 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Yaşamdan koparılan, barınamayan, geçinemeyen, korunamayan milyonlarca insanın olduğu bir ülkede aileyi merkeze alan ama bireyin haklarını yok sayan bu yaklaşım, sorunu çözmekten çok, üzerini örtmeye çalışıyor.
Erkek egemen sistem ve onun erkek destekçileri, kadınların yaşamlarını koruyamadığı gibi şiddeti önlemeyen ve destekleyen politikalarıyla suç ortağı olmaktadır. Cezasızlık, faillere verilen açık destek ve suç ortaklığı, bu düzenin en kirli yüzüdür.
Her gün bir kadın, “hayır” dediği, boşanmak istediği, özgürce yaşamak istediği için öldürülüyor. Failler bıçak sallayan, tetiğe basan erkek ve o erkeği koruyan yasaları çıkaranlar, koruma kararını uygulamayan kolluk, cezasızlığı normalleştiren mahkemeler, şiddeti meşrulaştıran medyadır.!
Gülistan Doku, Pınar Gültekin, Saliha Ozan, Saliha Akkaş, Rojin Kabaiş, İlayda Çevik, Emine Bulut, Şule Çet, Eylül Erkol, Derya Kaya, Ayşe Tokyaz, Ayşe Yıldırım, Sinem Topaloğlu, Tuğba Sağlam, Teslime Hanedan… Adını sayamadığımız yüzlerce kadın; hepimiz için birer isyan çağrısıdır! İsyandayız! Katledilen Kadınların Hesabını Soracağız, Özgürlüğümüzden Vazgeçmeyeceğiz!
Koruma kararları uygulanmadığı ve kadınlar bilerek korunmadığı için her gün kız kardeşlerimiz öldürülüyor. Saliha Ozan cinayetinde olduğu gibi, kadınların yaşamları göz göre göre tehlikeye atılıyor. Biz bu düzene karşı direnmeye kararlıyız ve bunu herkes bilmelidir. Kadınların yaşam hakkı, öz savunma hakkıyla korunur. Şiddeti önlemenin yolu, kadınların öz savunma hakkını tanımaktan geçer. İsyandayız! Katledilen kadınların hesabını soracağız. Örgütlenme en güçlü öz savunmamızdır. Bizler, erkekler tarafından öldürülen kadınların adalet çığlığıyız; kız kardeşlerimizin yaşam hikâyesi bizim hikâyemizdir.
2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesi, açık bir kadın düşmanlığıdır! Kadınları yalnızca “anne, eş, fedakâr” rollerine sıkıştırmak isteyen bu zihniyet, onları evlere kapatmayı; yoksulluğu ve şiddeti ise görünmez kılmayı amaçlamaktadır. “Aile” adı altında pazarlanan bu politikalar, kadınların yaşam hakkını tehdit eden saldırıların meşruiyet zeminini oluşturuyor.
Diyanet, kadınlara giyimlerinden bedenlerine, görünümlerinden yaşam tarzlarına kadar her alanda sınır çizen hutbelerle, kadın düşmanı şiddetin ideolojik zeminini besliyor. Bu zihniyet, kadınların öldürülmesini 'ahlaki sapmaya karşı bir “ceza” gibi sunuyor. Kadın cinayetlerinin bu topraklarda durmamasının nedenlerinden biri de budur. Siz kadınlara saldırmayı sürdürün; biz ise öfkemizi kuşanarak direnmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki özgürlüğümüz, hayatımız ve eşitliğimiz için mücadele eden kadınlar kazanacak."
Yaşamlarımızı eril siyasetinize teslim etmeyeceğiz. Kadın dayanışmamızı her gün daha da büyütmeye kararlıyız.! Çözüm; kadınların sokakta, derneklerde, sendikalarda, platformlarda kurduğu dayanışma ve örgütlü mücadelesidir. Her kadın dayanışması ve örgütlenmesi erkek egemen sistemin önünde biz kadınların gücüdür.
Bodrum’dan çağrımızdır. Bodrum’un sokaklarında, meydanlarında, mahallelerinde dayanışma ağlarımızı büyütüyor; şiddetin karanlığını kadın dayanışmasının ışığıyla dağıtıyoruz. Tüm kadınları yaşam hakkını savunmaya, örgütlenmeye, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz. Bugün örgütlenen her kadın, başka bir kadının yaşamını kurtarır. Bodrum’dan tüm Türkiye’ye sesleniyoruz: Biz buradayız, yaşamlarımızdan ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Erkek şiddetine ortak olan iktidar ve destekçilerine sesleniyoruz: Görev ve sorumluluklarınızı yerine getirmediğiniz sürece, şiddetin kaynağı ve uygulayıcısı sizsiniz! Bu erkek-devlet şiddetidir. Suçlusunuz ve yargılanacaksınız. Haklarımız ve hayatlarımız üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçin!
Bu örgütlü saldırılarınıza karşı en büyük gücümüz, birlikte yarattığımız kadın mücadelesi ve dayanışmasıdır. Çünkü biz, özgürlüğümüzden, yaşam tarzımızdan ve haklarımızı garanti altına alan uluslararası sözleşmelerden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz."