Akademik Yıl Açılış Töreni, Rektör Prof. Dr. Turhan Kaçar’ın ve MSKÜ öğretim üyeleri ile idari personelinin Sınırsızlık Meydanı'ndan Cumhuriyet Meydanı’na yürüyüşü ile başladı. Ardından Prof. Dr. Turhan Kaçar, Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı'na çelenk sundu ve Anıt Şeref Defteri’ni imzaladı.

Akademik Açılış Töreni’ne Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Muğla Valisi İdris Akbıyık, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Muğla il protokolü ile MSKÜ personeli ve öğrencileri katıldı.

Ardından Rektör Prof. Dr. Turhan Kaçar kürsüye çıktı. Konuşmasına, MSKÜ’ye değerli katkılar sunan hayırseverlerimize teşekkür ederek başlayan Prof. Dr. Kaçar, şunları söyledi: ‘’2023 yılının 7 Ekim tarihinden bu yana yanı başımızda Gazze’de bütün dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşanmaktadır. Gazze’li masum insanlar İsrail’in bombaları altında hayatlarını kaybetmekte, evleri yurtları yok edilmektedir. Sadece Filistinlileri değil, insanlığı yok eden bu saldırılarda şimdiye kadar 43.000’e yakın Gazzeli kardeşlerimiz hayatını kaybetti. Gazze’nin nasıl bir yere dönüştüğünü ve İsrail’in zulmüne nasıl kahramanca direndiğini medya da bilhassa son bir haftadır görüyoruz. Başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimiz ve milletimiz bu vicdansız katliama ve güç gösterisine mümkün olan her platformda tepki göstermektedir. Üniversitemiz bünyesinde eğitim alan 30’a yakın Filistinli öğrencimizi kalbimizin özel bir köşesinde bulundurarak huzurlarınızda bu zulmün biran önce sona ermesini diliyor ve tüm mesai arkadaşlarımın duygu ve düşüncelerine lisan olduğunu düşünerek bu zalimliği lanetliyorum. Sayın Valim ve değerli konuklar, günümüz itibarı ile Muğla Sıtkı Koçman <Üniversitesi 44 bini aşkın öğrencisi, 3000’e yakın personeli, Muğla’nın dört bir yanını saran fakülte ve okulları ile ülkemizin güzide akademik yapılarından biri haline gelmiştir. Bugün ulaştığımız noktanın detaylarına geçmeden önce, bu kurumun bugünlere ulaşmasında katkı yapanlara teşekkür etmek istiyorum. Üniversitemizin 30 yıllık fiziki tarihinin en önemli bölümü geçtiğimiz günlerde vefat yıl dönümünde andığımız Sıktı Davud Koçman oluşturmaktadır. Merhum Sıtkı Koçman, kampüsümüzde yer alan pembe binaların inşaatını vergisini ödediği kazancından yaparak bizlere bırakmıştır. Muğla’nın da babası olarak tanınan merhum Sıtkı Koçman, burada bulunan herkese, üniversitemizin bütün mensuplarına ve paydaşlarına hiçbir karşılık beklemeden yardımcı olduğunu bizler için faydalı işlerde adeta yarışarak iyi bir miras bıraktığını hatırlatmak ve onu saygıyla minnetle yad etmek hepimizin boynumuzun borcudur. Ayrıca Üniversitemize çok değerli katkılar yapan hayırseverlerimiz Kazım Yılmaz’a, Şehbal Baydur’a Mukaddes Uysal’a Şükran ve Rauf Nasuhoğlu’na Yunus Büyükkuşoğlu ve ailesine, burada adını zikredemediğim ama üniversitemiz birimlerinin ihtiyaçlarını karşılamada az çok demeden destek olan bütün hayırseverlerimize, bugüne kadar kurumumuza iyi niyet ve samimiyet ile hizmet etmiş bütün geçmiş idarecilerimize, rektörlerimize, akademik ve idari kadroda görev yapan arkadaşlarımıza katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Aynı zamanda Muğla’mızın bütün idari ve beledi birimlerine, şehrimizi bir huzur adasına dönüştüren kolluk kuvvetlerimize yaptıkları ve yapacakları fedakar katkılardan dolayı Sayın Valimizin şahsında üniversitemiz adına gönülden teşekkür ediyorum. Burada yeri gelmişken bu yıl Teknofeste katılarak çok iyi dereceler elde eden iki öğrenci gurubumuzu hem tebrik hem de üniversitemize yaşattıkları gururdan dolayı teşekkür ediyorum. Disiplinler arası proje topluluğu öğrenci kulübümüzün takımı olan Sirius İHA, arama kurtarma ve istihbaratta kullanılacak insansız hava aracı proje yarışmasında 2021’de elde etikleri başarıyı bu yıl tekrarladılar ve finale kalıp ikinci oldular. Keza İnovasyon ve Teknoloji topluluğundan Turgut Reis İDA adlı takımımız, insansız deniz yarışmasında da altıncı olmayı başardılar. İki takımı oluşturan arkadaşlarımızı, takım kaptanları Emrah Arslan ve Mustafa Güzey’in şahsında tebrik ediyorum. Saygıdeğer hazirun, işte bu katkılar ve fedakarlıklar üzerine inşa olmuş, Muğla ile bütünleşen üniversitemiz, 32 yıllık tarihi içerisinde üretken bir bilim yuvası haline gelmiştir. 19 fakülte, dört Enstütü, 3 yüksekokul ve 15 meslek yüksek okulunda, 62 farklı ülkeden gelen 1200’ü uluslararası öğrenci olmak üzere 44.837 kayıtlı öğrencisi, ulusal ve uluslararası alanda yaptığı çalışmalarla etki yapan akademisyenlerin bulunduğu 1743 kişilik akademik kadrosu ve 120 bine ulaşan mezunu ile bugün sadece Muğla’nın bir Üniversitesi değil bir dünya üniversitesi haline geldiğimizi söyleyebilirim. Bunun önemli göstergelerinden biri yakın zamanda sadece belirli akademik kriterlere ulaşan üniversiteleri değerlendirerek sıralayan Times Higler Education sıralamasında yer almamızdır. Sıralamamızı daha iyi noktalara taşıyarak Uluslararası alandaki görünürlüğümüzü daha da arttırmayı hedefliyoruz. Benimsediğimiz öğrenci odaklı yaklaşım ile Türkiye çapında yapılan bağımsız öğrenci memnuniyet anketlerinde ön sıralarda yer almayı başardık ve ÖSYM yerleştirmelerinde %98 doluluk oranı ile tercihlerde ön planda yer alan üniversite haline geldik. Mezun istihdamı kategorisinde iyi bir yerde olduğumuzu, bu konuda çalışmalar yürüten kurumların raporlarında görebiliyoruz. Nitekim üniversitemiz Yükseköğretim kurulu izleme kriterlerine göre de belirli alanlarda önemli başarılara imza atmıştır. Üniversitemiz uluslararası öğrenci değişim programları kapsamında yurt dışına öğrenci gönderme öğrenci kulüp sayısı akredite lisans sayısı ve faydalanılan Tübiak proje sayısı gibi alanlarda ülkemizde ki ilk yirmi üniversite arasındadır. Şimdi Sağlık Kampüsümüzü geliştirme ile ilgili önemli çabalarımız var. bu alanda faaliyet gösteren fakülte ve okullarımızın gelişimizi özellikle destekliyoruz. Diş hekimliği fakültemiz geride bıraktığımız bahar döneminde ilk mezunlarını verdi. Tıp fakültemiz yakın zaman önce, Tıp Eğitimi programlarını değerlendirme ve Akreditasyon derneği tarafından 2030 yılına kadar akredite program sayımızı, Yükseköğretim kalite kurulu tarafından yürütülen kurumsal akreditasyon sürecimizi başarıyla tamamlayıp taçlandırmak önümüzdeki ilk hedefimizdir. Saygıdeğer hazirun bir üniversiteyi önemli yapan sadece bu çıktılar değil elbette. Yarattığı toplumsal katkı, akademisyenlerin ürettikleri nitelikli yayın, projeler ve öğrencilerine sağladığı akademik kültürel ve sanatsal ortamlarıdır. Bu manada kurumumuzun başarılı bir üniversite olarak varlığını sürdürebilmesi, mümkün olduğunca güçlü çeşitliliklerin uyumlu yuvası olarak kalmasıyla mümkündür. Genetik çeşitliliğin toplumları sağlıklı tutması gibi akademik ve kültürel çeşitli üniversite ortamını canlı ve sağlıklı tutar. Bu kurumun mensupları olarak bizlerin en büyük sorumluluğu, farklılıklarımızı uyum içerisinde sürdürmeyi hedeflemektir. Bu uyumu sürdürmenin en önemli yolu hiç kuşkusuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği gibi ‘Fikri Hür Vicdanı Hür ve İrfanı Hür’ bir davranış modeli ortaya koymak ve bunu kurumsal olarak içselleştirmektir. Üniversitemizin akademik kadrosu sadece nitelikli öğrenci yetiştirme misyonu ile hareket etmiyor aynı zamanda nitelikli bilimsel çıktılar yani nitelikli yayın ve araştırma projeleri gerçekleştirmeyi de kendisine görev edinmiştir. Ancak bilim ve nitelikli yayın, Oğuz Atay’ın hayatını romanlaştırdığı merhum Mustafa İnan hocanın çok kısa ma açık bir şekilde ifade ettiği üzere, bir sorunun peşinden giderek uzun ve çetin bir yolculuktan sonra elde edilen bir üründür. Biliyorsunuz Hz Peygamber’e affedilen ‘İlim Çin’de de olsa gidip alınız’ sözü ilim yolculuğunun çetinliğini ifade etmek içindir. Bu manada ülkemizin biz akademisyenlerden beklediği gelecek nesillerin yetiştirilmesine ön ayak olmak, nitelikli yayın ve araştırma projesi yapmak yaşadığımız çevrenin hayat kalitesinin yükselmesini sağlamaktır. Zaten hepimizin en büyük derdi yayınlarının niceliği ile değil, niteliği ile alanının adamı olma idealini başarmak değil mi? Üniversiteyi kazanmak sizler için ipi göğüslediğiniz bir varış noktası. Sizin hayatınıza yön verecek gelecek arayışınızın ve bilgiyi arama yolculuğunuzun başlangıç noktasıdır. Bizim üniversitemiz kendisini bilginin sevgiyle bütünleştiği bir kurum olarak tanımlamaktır. Bir çoğumuzun karşı karşıya olduğu temel problem bizi sürükleyecek ilgi alanları geliştirememek entelektüel tecessüs sahibi olamamak velhasıl hayatımızı ve kendimizi anlamlı hale getirecek idealler inşa edememektir. Bu noktada sizlere üniversitemizin sloganı veya mottosuyla uyumlu olan öğrenmeyi sevmeyi bilhassa hatırlatmak istiyorum. Biliyorsunuz öğrenmek insanın tabiatında var olan en önemli niteliklerden biridir her yeni bilginin her yeni deneyimin hayatımızı nasıl zenginleştirdiğini insanlığın kümülatif tarihine bakarak anlayabiliyoruz. Modern dünyada karşılaştığımız bütün yenilikler teknik veya sosyal bütün gelişmeler öğrenme süreçlerine severek merak ederek ve sabırla katılan insanların eseridir. Öğrenmeyi sevmenin birinci önceliği sadece okuduğumuz bölümlerin temel kitaplarını veya ders notlarını değil alanlarınızdaki yeni akademik tartışmaları argümanları ve gelişmeleri sabırla özümsemektir’’ dedi.

Gazi Üniversitesi ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan’ın "Tütün, Alkol ve Uyuşturucu Bağımlılığı Risk Etmenleri" konulu açılış dersi ile devam etti.

İki ayrı suçtan aranan firari Seydikemer'de Yakalandı İki ayrı suçtan aranan firari Seydikemer'de Yakalandı

Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan bağımlılık ve risklerine dikkat çekerek; “Zararlı madde alışkanlığı beyin ile çözülür. İnsanlar bağımlılıklarını kabul etmeli ve bunu beynine alıştırmalı. Beyin alıştığı kontrolden çıkmak istemez. Madde alışkanlıkları ise bağımlılık yaratır. Alkol, sigara, uyuşturucu madde kullanımı ne yazık ki ülkemizde ve dünyada oldukça fazla görünmekte. Hatta çocuklar maalesef gördüğü ortamda onu algılayıp sonrasında kötü alışkanlıklara başlayabiliyor. Hatta sigara kullanımı olmadan pasif içici olarak da bazı hastalılar çıkabiliyor. Kanser hastalığı sebebiyeti olarak ilk sırada sigara, alkol yer alıyor. Sigara içmek ve içilen ortamda bulunmak birçok olumsuzlukları bir arada bulunduruyor. Sigara satımı her yerde uluorta görünen yerde bulunuyor. Bağımlılıklardan kurtulmak için önce istemek gerekli. Şöyle söyleyeyim tıp fakültesi öğrencileri bile maalesef ders aralarında sigara içiyor. Doktorlardan da içen var. Alkol tüketimi ise aynı sigara gibi günümüzde mevcut. Birçok sağlık problemini beraberinde getiriyor. Aile okul arkadaşlık ve çevre çok önemli. Arkadaşlık da aynı derecede etkili. Nargile içiyorum zararsız deniliyor. Isınmış tütün daha da tehlikeli. Yani zararlı maddeler vücuda her anlamda zarar veriyor. Ben gencim bir şey olmaz diyenler var. Bunun yaşla da çok etkisi yok. Madde kullananların başkalarını da ortak etmeleri çok kolaydır. Bağımlılık Pandemi gibidir. Bazı önemli Sağlık sorunu Tanımı ise, sık görülen sık öldürülen, sık sakat bırakılan sık işgücü kaybı yapanlar önlenebilir. Tütün Endüstirisi çocukları hedefliyor. Nargile kullanımı arttı. Alkol sağlık sorunları açısından olumsuz. Bağımlılık tedavi kabul etmez. Tütüne bağlı ölümler Amerika’da yılda 480.000’den fazla. Erkeklerde yılda 278.544 ölüm oluyor. Kadınlarda bu oran 201.773 ayrıca ikinci el sigara da akciğer kanseri oranı arttı. Madde kullanan kişiler başkalarını da bu soruna ortak ediyor. Toplum ve yakınları başta olmak üzere ülkemizi etkiliyor. Sağlıklı yaşam ve bağımlılıkta mücadele çalışması devam edecek. Arz talep de önemli. Çoğunlukla bağımlılar beyindeki değişiklikler sonucu ortaya çıkan yoğun madde istekleri nedeni ile tedavi istemez. Bağımlılık da işsizlik, yoksulluk, gelir düzeyi düşük kişiler, suç oranı yüksek iller gibi etkenler ile artıyor. Covid -19 tütün kullanımı arttı. Sigara içmemin Viral enfeksiyon riskini arttırıyor.  Sigara içmenin hastalık sıklığı ciddiyeti ile ilişkisi olduğu bildiriliyor. Sigara içmek virüsün hücreye girmesini kolaylaştırır. Her yaş her yasaklı madde için tehlikeli. Önemli olan bilinçlenmek. Aile, okul, arkadaşlık, toplum ve yaşadığımız il çok önemli.” dedi.

Editör: Haber Merkezi