Yaratıcımız, Nisa suresi 36. ayet-i kerimede; akrabalık haklarına riayet etmeyi, kendisine ibadet etmekle aynı düzlemde sayar ve bizlere, akrabalarımızı koruyup kollamayı, onları gözeterek yanlarında olmayı emreder. Nisa suresi 1. ayet-i kerimede, akrabalık haklarını çiğneme konusunda kendisinden çekinilmesini ister. Bakara suresi 83. ayet-i kerimede, akrabalık haklarını koruyacağımıza dair Allah'a verilmiş bir sözümüz olduğu hatırlatılır ve verdiğimiz bu sözün yerine getirilmesi istenir. İsrâ suresi 36. ayet-i kerimede, akrabalarımızın üzerimizde hakları olduğu vurgulanır ve bu hakların iadesi istenir. Nahl suresi 90. ayet-i kerimede, akrabalarımıza yardımcı olmamız kesin bir dille emredilir ve bu emirden öğüt almamız özellikle vurgulanır.

Hz. Peygamber Efendimiz de, Akrabaları ile ilişkilerini koparan kişilerin cennete gidemeyeceğini söyler. Akrabalığın, Allah'ın rahmetinin eserlerinden biri olduğunu vurgulayarak, kim akrabalarıyla arasında olması gereken bağı korursa, Allah'ın merhametini hak eder. Kim de bu bağı koparırsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini keser buyurur. Rızkının bol ve geniş, ömrünün uzun ve bereketli olmasını isteyenler, akrabalarıyla bağını koparmasın der.

Rabbimizin ve peygamber efendimizin, akrabalarımızla ilgili olarak dikkatimizi çektiği bu hususlar, bizleri şu koskoca alemde yalnız olmaktan korumaya, kendimizi yapayalnız hissetmekten uzak tutmaya matuftur. Bu emirler, kendini yalnız hissetmeyen insanlardan oluşan bir toplum oluşturma ilahî çizgisinin bir tezahürüdür. Bu sayede toplumlar, bir kalabalıklar yığını olmaktan kurtulup cemaat olurlar. Allah'ın cemaat olmaya ve oluşturmaya vaat ettiği rahmete ererler ve herkes kendini insanlık ailesinin bir ferdi olarak algılar. Böylece, akrabalar arasında oluşan birlik, tüm toplumun birliğine, dirliğine dönüşür ve toplumlara hayat verir,

“İçimizdeki Bahçeler “ sergisi sanatseverlerle buluşuyor
“İçimizdeki Bahçeler “ sergisi sanatseverlerle buluşuyor
İçeriği Görüntüle

İslam'ın hayat dini olarak tanımlanmasının altında, böyle bir anlayışın saklı olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Allah katından gelen bütün dinler, toplumlara böylesi bir hayat ve canlılık kazandırmak için var olagelmiştir. Geldikleri ortamı bir huzur ve mutluluk alanına dönüştürmeyi gaye edinmişlerdir. Bunun için de ilahî kaynaklı tüm dinlerde, akrabalık hukuku, önemli bir husus olarak insanlığın ufkunu aydınlatmıştır.

Hz. Peygamber Efendimizin, cahiliye toplumu olarak isimlendirilen, o günün bedevî toplumundan, asr-ı saadet ehli oluşturmasının altındaki sır da buradadır. Medine'ye hicret esnasında, Medinelilerle Mekke'den gelen muhacirleri kardeş kılmasındaki hikmet, Allah'ın akrabalık haklarını gözetenlere ihsan edeceği bereketi çok iyi bilmiş olmasında gizlidir.

Sonuç olarak şunları çok ciddi bir şekilde düşünmeliyiz ki, her birimizin, hoşumuza gitse de gitmese de akrabalarımız var. Onlarla olan ilişkilerimizin boyutu, bizim dindarlığımızın bir göstergesi olacaktır. Selam ve dua ile...