ARICI KADININ BAŞARI HİKÂYESİ

ARICI KADININ BAŞARI HİKÂYESİ

Esra Karabaş 14 yıl profesyonel kuaförlük mesleğinin ardından dede mesleği olan arıcılık sektörüne adım attı. İŞKUR’dan hibe desteği alan Karabaş, hibe desteği kapsamında 110 arı kovanı ile üretime başladı.Sektöre atılmadan öncede arıyı her gördüğünde mutlu olan Karabaş, toplumun “Ataerkil bir meslek, yapamazsın, başaramazsın” sözlerine kulaklarını tıkayarak, 4 yıl sonra sektörde adından söz ettiren, başarılı, azimli arıcı...

A+A-

Esra Karabaş 14 yıl profesyonel kuaförlük mesleğinin ardından dede mesleği olan arıcılık sektörüne adım attı. İŞKUR’dan hibe desteği alan Karabaş, hibe desteği kapsamında 110 arı kovanı ile üretime başladı.

Sektöre atılmadan öncede arıyı her gördüğünde mutlu olan Karabaş, toplumun “Ataerkil bir meslek, yapamazsın, başaramazsın” sözlerine kulaklarını tıkayarak, 4 yıl sonra sektörde adından söz ettiren, başarılı, azimli arıcı bir kadın oldu.

Çevresinde “Arıların patroniçesi” olarak anılan Karabaş, “Bana yapamazsınız deyin ve oturun seyredin. Nasıl yapılabileceğini en iyi şekilde gösteririm” cümlesinin kedisini ifade ettiğini söyledi.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Arıcı Kadın Esra Karabaş başarılı bir iş kadını olma sürecinde yaşadıklarını gazetemize paylaştı.

GÜÇ KAYNAĞI ‘DEVA’

Aydın, Denizli ve Muğla olmak üzere üç şehir arasında yoğun bir hayat yaşayan Arıcı Kadın Karabaş konuşmasına başarılı iş hayatının ve kendisinin güç kaynağının 3,5 yaşındaki Deva isimli kızı olduğunu belirtti.

Karabaş şöyle konuştu:

Arıcılık eskiden hobi olarak yapılıyordu bir meslek, bir branş olarak geçmiyordu. Son 2 yıldır artık bir sektör ve bizlerde sektör temsilcisiyiz. 14 yıllık profesyonel kuaförlük mesleğinin ardından 6 ay dinlenme sürecim oldu. Kendimi biraz doğaya bıraktım ve doğanın bana huzur ve mutluluk verdiğini hissettim. İnsanlardan sıkılmıştım ve düşünüp, gözlerimi kapattığımda aklıma hep arıcılık geliyordum. Dedem ömrünün yarısını arıcılık yaparak geçirdi. Biraz araştırdıktan sonra Denizli İŞKUR’dan hibe desteği alarak sektöre atıldım. Sıfırdan bir arılık kurdum. İŞKUR dışından hiçbir şekilde maddi destek alamadım. Ben ailemin 3’üncü kuşak arıcısıyım. 4’üncü yılıma giriyorum. Ailem olmasa mümkün değil bu kadar başarılı olmazdım diye düşünüyorum.”

“BANA YAPAMAZSINIZ DEYİN VE İZLEYİN”

110 kovan ile başlayıp şuan 220 kovana sahip olduğunu söyleyen Karabaş, “Çok olumsuz yorum aldım. Yapamazsın, başaramazsın dediler. Erkek işi, gücün yetmez dediler. Başardım. Olmazı çok seviyorum, yapamazsını çok seviyorum.  Bana yapamazsınız deyin ve oturun seyredin. Sadece nasıl yapılabileceğini en iyi şekilde gösteririm. Her arıcı zaten dışarıdan destek alıyor, ben de alıyorum ama kovanımı kendim kaldırırım. çok şükür kaldıramayacağım kovanın altına girmem. Erkeklerde iki kişi taşıyor. Tek bir kovanı bir erkek tek başına kaldırabiliyorsa ben de kaldırabiliyorum. Babam ve abim her zaman yanımdalar, en büyük destekçimler” dedi.

Mevsimin izin vermesine bağlı bal, polen ve propolis ürettiklerini yakın zamanda da arı sütü üretimine başlayacaklarını belirten Karabaş propolis ile ilgili birkaç bilgilendirmede bulundu.

“Propolisin her ikisi de bizde mevcut. Buradan bu konu hakkında ısa bir bilgi vermek istiyorum alkolile çözülen ve su bazlı çözülen her iki propoliste aslında aynı. Ham  propolisimizi kendimiz üretiyoruz. Etilalkolle çözülme kısmına laboratuvara devrediyoruz. İşlemesini onlar yapıyor. İnsanlar alkol dediğiniz zaman acaba durup düşünüyorlar. Siz etil alkolü tüketmiyorsunuz o evreden geçerken 45 günlük bir çözülme evresinde alkol zaten uçuyor içinden. Sürekli havalandırılıyor alkol uçsun diye. Tüketilebilir olarakta İslami kısmına da vurgu yapmıyor, çünkü siz bunu sağlık için kullanıyorsunuz.”

SIRADA NARENCİYE BALI

Gezginci arıcı olduğunu dile getiren Karabaş, “Bu yıl beş noktada arılarımızı gezdirdik ve beş noktaya koyduk.  Kekik balı, hayıt balı ve bu yıl yeni bir narenciye balı ekleyeceğiz. Aydın’da şimdi çok büyük bir portakal alanının tam ortasındayız. Mevsim olarak da güzel gidiyoruz orası gayet keyifli geçiyor, onu deneyeceğiz. Arı sütüne bu yıl başlıyorum. Geçen yıl kendime tüketecek kadar alıyordum, bu yıl bunu tamamen sektörel anlamda yapmak istiyorum. Çam balı için mevsimin izin vermesi lazım. Biz almak isteriz ama 2019 ile 2020 arasında uçurumlar var. 2019 çok güzel geçti sezon olarak ama 2020’de çok zorluk yaşadık, çam balı neredeyse hiç olmadı” diye konuştu.

“EN BÜYÜK SERTİFİKAM KIZIM”

Her şeyi kızı için yaptığını söyleyen Arıcı Anne Karabaş, onun yemediği hiçbir ürünü dışarıya satmayacağını belirtti.

En büyük sertifikasının kızı olduğunu dile getiren Karabaş, “Onun tükettiği andaki alerjik reaksiyonları çok yüksek oluyor ve bunun bilincindeyim her şeyden önce ve ondan sonrasında kendim tüketiyorum. Kendi rahatsızlıklarım için de kullanıyorum. Bunun bir vebal boyutu da var ve müşterilerimin çocukları da tüketecek. Çocuk sağlığı bizim için çok önemli” dedi.

Satış noktası olmadığını telefon ile satış yaptığını söyleyen Karabaş, şehir dışına da ürün gönderdiğini kaydetti ve şöyle devam etti: “Reklamın iyisi kötüsü olmaz. En büyük reklam insandan insana oluyor.”

PERDE ARKASINDA KADIN VAR

26 Şubat 2022 tarihinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde “Arıcı kadınlar Konuşuyor” söyleyişi düzenlendi ve bu söyleşi Türkiye’de ilk defa yapıldı.

Program sunuculuğunu yapan ve koordinesinde bulunan Arıcı Esra Karabaş, “Türkiye’de sektörümüzde 67 bin 700 erkek arıcı varken sadece kayıtlı 4 bin 325 kadın arıcımız var. Bu işin perde arkasında kadın var. Kadından arıcı olur mu? Olur, hem de erkekten daha iyi olur. Anayız biz, anacız biz. Arıcıyım diyen adamın bile arkasında bir ya da iki kadın var. Eşi, kız kardeşi ya da kızı” diye konuştu.

EN BÜYÜK EMEKÇİ “KADIN”

Sektörde en büyük emekçilerin içinde kadınların da olduğunun altını çizen Karabaş, “Yaptığımız işten çok mutluyuz. Bu burada kalsın istemiyoruz. Arıcılığa adım atmak isteyip cesaret edemeyen kadınlara biz önder olalım, onlara destek olalım. Hepimiz elini taşın altına koyalım. Bizim derdimiz sadece bu. Sevgili Rahşan Hocamızın gerçekleştirdiğimiz söyleşi ile ilgili bir sözü var; Biz kozamıza çiziğimizi atalım, kelebek olup uçmak isteyenin de kozanın içinde kalmak isteyenin de yanındayız. Saygılıyız ama biz kelebek olsun istiyoruz” dedi.

“SEKTÖRÜMÜZÜ KAYBETMEK İSTEMİYORUZ”

Hedeflerinin modern arıcılığı ve teknik arıcılığı bilen genç kadrolar yetiştirmek olduğunu dile getiren Karabaş, “Kahvehane kültüründen çıkmak istiyoruz. Sektörümüzü kaybetmek istemiyoruz. Ben bu sektörde çok negatif dönüşler aldım ama erkekler kusura bakmasınlar, ürettikleri kovanı bir ana erkil olduğunu unutmasınlar. Kovanın sistemini ve tamamen işlevselliğini ana arı yapıyor. Erkek arının tek bir görevi var, üreyebilmek. Çiftleşiyor ve kovanına geri dönmüyor, ölüyor ama ana arı geriye dönüyor ve 3 yıl boyunca o koloninin bütün sistemini çalıştırıyor. Aksaklık olduğu anda da kendini boğdurmaya da izin veriyor ve yeni bir ana çıkıyor. Çünkü sistem artık sekteye uğramaya başlıyor.  Bir demokrasi var orada. Sistemin hangi noktası aksaksa o kısım alınıyor orada. Bir şekilde ana arı çıkmasa bile işçi arılar, bu sefer dölsüz yumurta üretmeye çalışıyor. Erkekleşme dediğimiz sistemin aslında felsefi kısmına bakarsak, yaşam döngüsünü devam ettirmeye çalışıyor kendi çabasıyla. Kovan ve arı bilincinde yaşarsak aslında bırakın sadece sektörümüzü dünya bilinci de yerine gelecek” diye konuştu.

ARI VE KOVAN BİLİNCİ

32 yaşında üniversiteye girme sebeplerinden birinin de arı ve kovan bilincine nail olabilmek olduğuna dikkat çeken Karabaş, “Sektörümü çok seviyorum ama artısına, eksisine baktığınız zaman eksiler daha çok aslında. Ben arıyı seviyorum aslında. İşimden ziyade, yaşam döngüsünü ve yaradılışını çok seviyorum. Erişilemeyen sırlar kısmına erişmeye çalışıyorum. Öğrenirken, öğretmeyi seviyorum. Bu işi hobi olarak yapan çok fazla insan var. Arılığıma gelen var, telefonla arayan, arılığıma gelen, yeri geldiğinde onların arılığına gidip bilgi verdiğim oluyor. Elimden geldiğince herkese yardımcı olmaya çalışıyorum. Asla iyi olduğumu iddia etmiyorum. Çünkü arının sınırı yok. 30 yıldır bu işin içinde olanların, eğitim alanların bile çözemediği sırlar var. Bugün tükettiğimiz her şeyin kaynağında arı var ve biz bunu kaybedersek, kıymet vermezsek hepimiz yok olacağız. Doğaya saygı duymamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

“BİZLER ÇOK GÜÇLÜ VARLIKLARIZ”

Konuşmasının sonunda kadınlara seslenen Arıcı Kadın Esra Karabaş, “Doğarken maalesef erkeklerle eşit doğmuyoruz. Eksi bir ile dünyaya geliyoruz. Hepimizin içinde o güç var. Hepimiz birbirimize desteğiz. Bir kadının yapamayacağı, başaramayacağı hiçbir şey yok. İnanın kadınlar erkeklerden daha çalışkan. Daha çok seviyorlar, daha çok sahipleniyorlar ve bizde analık bilinci var. Bir kadında olmaması gereken tek duygu korku. Aile ve elalem baskısı çok fazla. Bunları aşsınlar. Aynaya baksınlar. Hepimiz bir çiçeğiz ama narin değiliz. Kadın önde olduğu zaman o kadar güzel devrimler başarılmış ki, gücümüzün farkına varsınlar. Bizler çok güçlü varlıklarız” dedi.

Bu haber toplam 447 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.