Asiye Kemik

Asiye Kemik

BAYRAM SABAHINA BİR TEKRAR: HER NEFES ALIŞ BİR BAYRAM

A+A-

Bu haftaki köşe yazımın tarihi, bayram haftasına denk gelince, daha önce Muğla gazetesinde yazmış olduğum “Her Nefes Alış Bir Bayram” adlı yazım geldi aklıma.

Yazıyı olduğu gibi tekrar etmek istedim. Zira bazı tekrarların insanı ne denli mutlu ettiğinden bahsetmiştim, o bayram sabahı, o köşede de.

Bu bayram sabahında da bu tekrarlara bir kez daha şükrederken buldum kendimi.

***

İki ya da iki buçuk yıl önce falandı galiba, "çocukluğumdaki bayramlar mı kaldı sanki" diyerek, o bayramı ezberlemem gereken kelimeler (yabancı dil sınavına hazırlandığım bir dönemdi) ile birlikte, kendi evimde geçirmeye karar vermiştim.

Saat sekizde çalan telefon ise bu yazıyı bir kenara not etmem gerektiğini söylemişti bana.

Telefondaki ses annemdi.

  • Kalkmadın mı daha?
  • Kalkacağım birazdan
  • Saat kaç oldu ? kalk hadi, bayram bugün.
  • Tamam tamam, babamlar kalktı mı?
  • Onlar da sabahtan beri uyuyor, kalkın diyorum beni ciddiye alan yok, saat kaç olmuş...
  • Onları kaldıramadın beni mi uyandırıyorsun buralarda.
  • ….

O an anlamıştım ki her ne kadar eski bayramlar yok desem de bizim evde bayram sabahları halen eskisi gibiydi. Sabahın köründe kalkan annem, biz onun kadar erken uyanmadığımız için, genellikle sinirli başlar bayram sabahları güne. Herkesi aynı sofrada toplayınca gelir keyfi yerine. Hele bir de Ramazan Bayramı değil de Kurban Bayramı ise eğer, 6 buçukta dikilir ayağa, yapılacak çok iş var diye. Annemin söylenmelerine en az dayanıksız olan babam da -anneme destek verir gibi- daha biz yataktayken elini öptürmek için dikilir tepemizde.

O gün söz vermiştim kendime, bir sonraki bayramda gideceğime, sırf sabahın köründe  tepemde dikilebilsinler diye…

Bu bayram sabahı da herkesten önce uyanan, evin diğer üyeleri uyanmadı diye söylenen, işler bitince de keyiflenen annemdi. Aynı şeyler eskisi gibi yine tekrar etti ve bazı tekrarların insanı bu denli mutlu edebiliyor oluşu üzerine düşündüm bir süre. Sonra sosyal medyada Can Yücel’e mâl edilen ancak Can Dündar’a ait olan Her Gün Bayram adlı  yazı geldi aklıma. Aradım, buldum ve başladım okumaya. Hayatımdaki bazı tekrarların ve bazı şeylerin kıymetini yalnızca bayram sabahlarında değil her daim aklımın bir köşesinde tutabileyim diye.

Yazı şöyle;

“Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...

Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...

Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.

Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp ‘Çok şükür bugünü de gördük’ diyebilmek...

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.

Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.

Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...

Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.

Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.

Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.

Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...

Güne gülümseyerek başlamak bayramdır. ‘İyi ki yanımdasın’ bayram, ‘Her şeyi sana borçluyum’ bayram...

‘Hiç pişman değilim’ bayram...

Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.

Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.

Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...

Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.

Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.

Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.

Her gününüz bayram olsun…”

O halde bayram tadındaki günlerin kıymetini bilmemiz temennisi ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.