Bodrum’da Ekonomik Krizde Çıkış Yolları Paneli

Ticaret Odası’nda düzenlenen etkinlikte açılış konuşmalarını Bodrum Kent Konseyi Başkanı Gamze Türk Oğuz ve BESİAD Başkanı Elvan Bilgin gerçekleştirdi. Her iki başkan da ekonomik kriz dönemlerinde iş dünyasına rehberlik edecek bu tür bilgi paylaşımlarının önemine dikkat çekerek katılımcılara teşekkür etti.
Panelin konuk konuşmacısı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Efe Dündar oldu. Efe Dündar sunumunda konkordatonun kriz dönemlerinde yalnızca bir kurtuluş aracı değil, aynı zamanda yeniden yapılanma için bir başlangıç fırsatı sunduğunu belirtirken, bu konuda toplumda “doğru bilinen yanlışlar”a da özel olarak vurgu yaptı.
Panelde açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Efe Dündar, şu ifadelere yer verdi:
“Malumunuz, İcra-İflas Kanunu’na bundan yaklaşık 5 sene önce gelen hükümlerle beraber ülkemizde konkordato hükümleri uygulanmaya başlandı. Ve bununla ilgili konkordato hakkında doğru bilinen yanlışları, yanlış bilinen doğruları iş insanlarına aktarmaya çalıştık. Mesela, konkordato’yu ilan eden bir şirketi sanki iflas etmişcesine halkta ya da iş insanları çevresinde bir algı oluşuyor. Fakat aslında bu öyle değil. Konkordato, halkın anlayacağı diliyle şirketler için bir yoğun bakım ünitesi diyebiliriz. Ve şayet konkordato başarıya ulaşırsa, aslında alacaklılar için de son derece olumlu bir yön taşır. Zaten konkordato’yu ilan edebilmek için kanun koyucu da İcra-İflas hükümlerinde borca batık olmayı değil, borcunu zamanında ödeyemeyen ya da ödeyememe tehlikesi altında olan borçları kapsayan bir kurum olarak ele almıştır. Bu sayede konkordato hükümleri kapsamında şirkete belli komiserler atanarak, o süre içerisinde şirketin toparlanmasına yönelik tedbirler alınmasından sonra şirket borç ödemeye başlar. Malum, ülkemizin ekonomi şartlarında da özellikle bazı sektörler özelinde; mesela Ege Bölgesi özelinde, tekstil alanında çok duyuyoruz, beton alanında çok duyuyoruz, alanında da duyuyoruz. Çünkü mevcut ekonomi şartları kapsamında şirketler konkordato ilan etmeyi bir tercih olarak görmeye başladılar.”