Müsgebi Mahallesi’ndeki BOTAV binasındaki “Destinasyon Markalaşması – Bodrum Markası” konulu toplantının başında konuşan vakfın genel sekreteri Yiğit Girgin, etkinliğe katılan iki akademisyene teşekkür etti.

Bodrum BelediyeBaşkan Yardımcısı Ercan Pehlivan ise Belediye olarak Bodrum’un marka değerini arttırmak için çalıştıklarını ifade etti.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nden Senem Yazıcı Yılmaz da önümüzdeki günlerde üniversite ile BOTAV işbirliğinde sohbet dizisi başlatacaklarının bilgisini verdi.

Etkinliğe konuşmacı olarak katılan akademisyenler Prof. Dr. Musa Pınar ve Prof. Dr. Muzaffer Uysal, “Destinasyon Markalaşması - Bodrum Markası” üzerine sunum yaptı.

ABD’nin Valparaiso Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Pınar, toplantı öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Aslen Bodrum’un Pınarlıbelen Mahallesi'nden olduğunu ifade eden Pınar; ortaokulu Bodrum, lise ve üniversiteyi İzmir’de okuduğunu, daha sonra master ve doktora eğitimi için ABD’ye gittiğini söyledi. Bodrum markası üzerine değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Musa Pınar, şöyle konuştu;

“Bodrum bir marka. Nasıl ayakta tutacağız, nasıl daha geliştireceğiz? Avrupa'da nasıl daha rekabet eden hâle getireceğiz? Tabii, bunu yapmak için de markanın temeli, Bodrum markasını oluşturan temel kavramların, temel etkinliklerin, temel aktivitelerin bilinmesi gerekiyor ki biz onları daha çok geliştirelim. Amacımız bilgiler vermek, genel bilgiler anlatmak, temeli sağlam tutmak. Biliyorsun, binanın temeli çürükse çöker; markanın temeli güçlü değilse çöker. O düşünceler var, onun için buradayız.”

Kazaya Karışıp Kaçtı
Kazaya Karışıp Kaçtı
İçeriği Görüntüle

Markalaşmada müşteri memnuniyetinin önemine değinen Pınar, sözlerine şöyle devam etti; “Markalaşmada en temel şey müşterinin memnuniyeti. Şimdi, marka olmak için bir deneyim sunuyoruz. Deneyim olmadan marka olunmaz. Ama bu deneyimi duyururken biz neyi vaat ettik, nasıl yerine getiriyoruz vaatlerimizi? Yani, müşterinin memnun olması gerekiyor ki marka olalım. Müşterinin duygusal olarak bağlanması gerekiyor ki bizi tavsiye etsinler. Bir de biz doğru kitleye mi hitap ediyoruz Bodrum olarak, yoksa herkesi mi çekiyoruz? Çünkü meşhur bir laf vardır pazarlamada: ‘Kime hitap ediyorsunuz?’ Herkese edemezsiniz. Biz belli bir segmente hitap etmek zorundayız. Bunu seçmek zorundayız. Ama Bodrum’un değişik segmentlere hitap edecek kapasitesi var. Bunların bilinmesi gerekiyor. Ve de en önemlisi, bugüne kadar gelen turistlerin giderken nasıl duygularla, nasıl bir deneyimle gittiğini bilmemiz gerekiyor ki biz doğruları geliştirelim, yanlışları değiştirelim. Yani temeli bu: müşterinin memnuniyeti, müşterinin deneyimi. Bunları her aşamada vermemiz gerekiyor.”

Bodrum turizminde yapılan en büyük yanlışın hanutçuluk olduğunu ifade eden Prof. Dr. Musa Pınar,

“Gerçekçi olmamı istiyorsanız, en yanlış olan şey esnafın turistleri taciz etmesi. Ben bunu yıllarca da söyledim, Bodrumlu biri olarak. Garajdan çıkıyorsunuz, çarşıya inene kadar 50 defa taciz ediliyorsunuz. Yani ben açsam giderim, yemeğimi yerim; alacaksam mağazaya girerim, alırım. Bunu çözmemiz gerekiyor. Yıllar önce tekne turları da bunu yapıyordu, onu çözdüler. Merkezi bir yerden gidiyorsun, yazılıyorsun, sıraya giriliyor. Yani bu taciz sistemini çözmek zorundayız. Ben bir ay önce Faro’daydım. Faro’da hiç kimse bizi taciz etmedi. Bırak, gelsin turist dolaşsın, baksın, girsin çıksın; sorusu varsa cevap verirsin. Tabii bunun yanında gelen turistleri ‘kazıklanacakmış’ olarak görmeyelim. Çünkü tek satış değil, amaç uzun dönemde her seferinde Bodrum’a aynı kişiler gelsin isteyelim. Bu önemli bir kavram. Biz Muzaf er Hocam ve Muğla Üniversitesi’yle büyük bir anket geliştiriyoruz. Turistlere yapılacak bir araştırma yapıyoruz. Bu bilgiler bize çok daha iyi yön verecek. İnşallah onu yakında yapar, tamamlarız, bitiririz.” değerlendirmesinde bulundu.

Bodrum’un uluslararası marka değerine sahip olduğunu belirten Massachusetts Amherst Üniversitesi Turizm İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Uysal ise sözlere yer verdi;

“Tabii marka kapsamında benim daha çok yoğunlaştığım konular: rekabet, marka ilişkisi, sürdürülebilir marka ilişkisi ve nihayetinde de yaşam kalitesi. Çünkü bu konseptin beraber olduğu, entegre olduğu bir yaklaşımla şu anki sahip olduğumuz markayı daha da zenginleştirebilmemiz, daha da ileriye götürebilmemiz ve sürdürülebilir bir hâle getirebilmemiz için bu entegrasyonun yapılması gerekiyor. Dolayısıyla çalışanların yaşam kalitesi, buradaki yaşayanlar kadar önemli. Tabii gelen turistlerin de ziyaret deneyimleri bunun parçası. Bunları birleştirmeden, bu ekosisteme sadece tekil bakarsak, sürdürülebilirlik ve bir marka anlayışını 10–15 sene sonra tehlikeye süreceğimizi düşünüyorum.”

Muhabir: Kent TV