Muğla Köyceğiz'deki orman yangınında 108 ev boşaltıldı, 357 kişi tahliye edildi
Muğla Köyceğiz'deki orman yangınında 108 ev boşaltıldı, 357 kişi tahliye edildi
İçeriği Görüntüle

Olay, 2024 yılı Haziran ayında yaşandı. Bodrum'da yaşayan Ö.D.K.(39), kızı ve kızının o dönem 16 yaşındaki arkadaşı ile ilçe merkezinde faaliyet gösteren bir eğlence mekanına gitti. Gece geç saatlerde mekândan çıkan 3 kişi, Ö.D.K'nın Umurca Mahallesi'ndeki evine gitti.
İddiaya göre Ö.D.K,, kızı uyuduktan sonra kızının arkadaşına cinsel istismarda bulundu. Ertesi gün durumu öğrenen kızın annesinin ihbarı üzerine şüpheli şahıs gözaltına alındı. Zanlı, emniyet ve adliyede verdiği ifadede, ayrı odalarda yattıklarını ifade ederek suçlamaları reddederek iftiraya uğradığını söyledi. Çocuğun Cinsel İstismarı suçlamasıyla adliyeye sevk edilen şüpheli, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ö.D.K.’nın yargılanması Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde tamamlandı. Şahsa, "çocuğa karşı nitelikli cinsel istismar" suçundan 16 yıl hapis cezası verildi.
Sanık avukatlarının istinaf başvurusu üzerine, Denizli Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, geçen 10 Eylül günü dosyayı yeniden ele aldı. Mahkeme, suçun kapsamını “reşit olmayanla cinsel ilişki” olarak değiştirip sanığın cezasını 3 yıla düşürdü. Sanık, 15 ay cezaevinde kalması da göz önünde bulundurularak tahliye edildi.
Sanığın cezasının düşürülmesine Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nden sert tepki geldi. Dernekten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“09.04.2025 tarihinde Bodrum 1. Ağır Ceza Mahkemesi, dava dosyasında bulunan bilimsel raporlar, mütalaa ve somut bulgular doğrultusunda sanık Ö.D.K.’nın TCK 103/2 maddesi kapsamında “çocuğun cinsel istismarı” suçunu gerçekleştirdiğine hükmetmiş, 16 yıl hapis cezası vermiş ve failin hükmen tutuklu kalmasına karar verilmiştir. Kararda, cinsel istismara maruz kalan çocuğun, alkol etkisiyle savunmasız hale getirildiği ve sanığın bu durumu planladığı ayrıca vurgulanmıştır. Sanık avukatlarının istinaf başvurusu üzerine, Denizli Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, 10.09.2025 tarihinde dosyayı yeniden ele almış ve aynı delillere rağmen suçun niteliğini TCK 104/1 maddesi kapsamında reşit olmayanla cinsel ilişki olarak değiştirmiş; sanık Ö.D.K.'nın cezası 3 yıl ile sınırlandırılmıştır. Bu karar, 16 yaşındaki bir kız çocuğunu 39 yaşındaki yetişkin bir erkekle eşitlemiş; fail tarafından alkolle etkisiz hale getirilmesi nedeniyle cinsel saldırıya karşı koyamamasının sorumluluğunu sanık Ö. D. K. yerine mağdura yükleyerek mağdur karşıtı bir tutum sergilemiştir.
Denizli Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin bu bakış açısı mağdurda oluşan travmanın doğal etkilerini değersizleştirmiş,
Failin çelişkili ifadeleri ve kararda göz ardı edilen kanıtlar, yargının tarafsızlığını ve caydırıcılık işlevini zayıflatmıştır.
Failin, mağdurun arkadaşının babası olarak “baba figürü” pozisyonunda bulunması, mağdur ile aralarındaki güven ilişkisini kötüye kullanması açısından olayın ciddiyetini artırmaktadır.
Eylemin failin kendi evinde, yani ev içi mekanda gerçekleşmesi, mağdur için çıkışsızlık ve çaresizlik hissi yaratarak otorite istismarının boyutunu güçlendirmektedir.
Suç eyleminin planlı ve manipülatif niteliği, failin güç ve baba figürü deneyim avantajını kullanarak mağduru savunmasız bıraktığını göstermektedir.
Hakikatin altını çiziyoruz:
1. Ö.D.K. cinsel suçtan ceza almıştır. Her iki mahkeme de cinsel suç eyleminin gerçekleştiğini sabit görmüştür.
2. Fail Ö.D.K. beraat etmemiştir. Aksine suçlu bulunmuştur; yalnızca suçun niteliğinin değiştirilmesi, daha kısa bir hapis cezası verilerek ve tutukluluk süresi gerekçesiyle tahliye edilmiştir. Kamuoyunda yaratılmaya çalışılan “Ö.D.K. suçsuz”, “Ö.D.K. beraat etti” ya da “ iftira attı” algısı, gerçeği yansıtmayan bir çaba dışında bir şey değildir.
Nitekim fail Ö.D.K. her iki mahkemede de suçlu bulunduğu halde, mahkemede kazanamadığı itibarını kamuoyunu yönlendirmeye çalışarak geri kazanma gayretindedir. Unutmasınlar ki kadınlara yönelik erkekler tarafından işlenen tüm suçları izleyen ve davaları takip eden feminist - kadın hareketi var.
Biz feministler hatırlatıyoruz:
Çocuğun rızası olamaz. Rıza kavramını çocuklar aleyhine kullanmak yalnızca failleri aklamaya yarayan cinsiyetçi bir yargılama aracıdır.
Aynı deliller üzerinden verilen farklı kararlar, hukuki zorunluluk değil, patriyarkal ve cinsiyetçi yargı anlayışının sonucudur.
Bu mücadele, yalnızca bir çocuğun değil, tüm kız çocukların ve kadınların bedensel dokunulmazlığının yaşamsal hakkı için verilmektedir.
Biz, çocuğun ve annesiyle birlikte bu mücadelenin Tarafıyız. Faili aklayan, mağduru suçlayan cinsiyetçi adalete karşı var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz: Çocuklar rıza veremez! Çocuğu değil, fail erkekleri yargıla!”

Muhabir: Kent TV