Erdoğan TRT World Forum 2025'teki konuşmasında şu açıklamalarda bulundu:

“Hanımefendiler, beyefendiler, size en kalbi duygularımla, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen TRT World Forum münasebetiyle sizlerle bir arada olmak büyük bir onur duyuyorum.

Ülkenin ve dünyanın farklı yerlerinden foruma teşrif eden siz değerli katılımcılara, 7 renk, 7 ses ve 7 iklimin visale erdiği güzel İstanbul'umuza hoş geldiniz diyorum.

Forumun, beşeriyeti ilgilendiren sorunların istişare edilmesi noktasında son derece kıymetli bir platform haline dönüştüğünü görüyoruz. 2017'den beri TRT World Forum’u başarıyla tertipleyen TRT yönetimini ve mensuplarını canı gönülden tebrik ediyorum.

Konuşmamın hemen başında bir gerçeğin altını çizmek istiyorum: Türkiye’nin yüz akı kurumlarından TRT, insanı merkeze alan yayıncılık anlayışı ve hakikatin sesini dünyanın dört bir tarafına ulaştıran yayınlarıyla bizler için bir iftihar kaynağıdır. Kamu yayıncılığı sorumluluğunu layıkıyla üstlenen TRT’nin düzenlediği TRT World Forum, TRT’nin bugün artık yedi kıtada bilinen ve tanınan bu yaklaşımının en kıymetli tezahürlerinden biridir.

Bugüne kadar farklı alanlarda bine yakın konuşmacı bu platformda fikir, tespit ve önerilerini dile getirmiş, on bine yakın katılımcı da programları yerinde takip etmiştir. Her yıl farklı bir başlık altında ekonomi, siyaset, güvenlik, medya, teknoloji ve uluslararası ilişkiler alanlarında mümtaz isimlerin görüşlerini burada dinleme fırsatı bulduk.

Bu sene forumumuz, “Küresel Yeniden Kurulum: Eski Düzenden Yeni Gerçeklere” temasıyla düzenleniyor. Önümüzdeki iki gün boyunca 35 farklı ülkeden 132 yetkin konuşmacı ve 2000’i aşkın katılımcıyla küresel meselelere yenilikçi çözümler aranacak. Dünyanın ve bölgemizin içinden geçtiği sancılı süreç dikkate alındığında, böylesine bereketli bir fikir ortamı kuşkusuz daha fazla önem kazanıyor.

“SAVAŞLAR, ÇATIŞMALAR, EŞİTSİZLİK VE ADALETSİZLİKLER TÜM İNSANLIĞIN GÜNDEMİNİ ADETA İŞGAL ETMİŞ DURUMDA”

Şurası bir gerçek ki, insanlığın geleceğini tehdit eden sorunlar üzerine ne kadar çok konuşur, karşılıklı saygı çerçevesinde ne kadar çok tartışırsak, sahici çözümlere ancak o nispette ulaşabiliriz.

Burada istişare edilecek meselelerin, burada dile getirilecek fikirlerin, burada yükselecek çağrıların tüm insanlığın barış ve huzur arayışına katkı sağlamasını temenni ediyorum.

Sadece medyaya dair değil, küresel birçok meselenin enine boyuna tartışılacağı forumun başarılı geçmesini diliyorum. Fikirleri ve önerileriyle foruma değer katan misafirlerimize şimdiden şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum.

Değerli misafirler, yaşadığımız her gün daha adil, daha kapsayıcı, daha kuşatıcı bir küresel sistemin inşasına duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor. Savaşlar, çatışmalar, eşitsizlik ve adaletsizlikler tüm insanlığın gündemini adeta işgal etmiş durumda.

İkinci Cihan Harbi’nin galipleri eliyle kurulan mevcut sistem, günümüzün gerçeklerine ve gerekliliklerine maalesef uymuyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin adaletsiz karar alma yapısı nedeniyle insanlığın ortak sorunlarına çözüm üretemiyor.

Çoğu zaman sorunlar da çözüm yolları da apaçık belli olduğu halde, yerkürenin birçok yerinde masum insanlar ölmeye devam ediyor. Türkiye olarak, insanlığın kaderinin beş ülkenin insafına terk edilemeyeceğini dile getiriyor ve bu sebeple “Dünya beşten büyüktür” diyoruz.

En büyük insani krizlerde, en somut insan hakları ihlallerinde dahi karar almakta geciken sistemin; taze fikirlere, yeni katkılara ve elbette günceli yansıtan bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu aşikârdır.

Bakın, son iki yılda Gazze’de yaşananları hep beraber takip ettik. İsrail hükümeti, iki yıl boyunca tüm dünyanın gözleri önünde, 20 binden fazlası çocuk olmak üzere 70 bin Gazzeliyi şehit etti. 170 binden fazla Filistinli kardeşimiz İsrail saldırılarında yaralandı. Gazze’de neredeyse sağlam tek bir bina dahi kalmadı.

Okullar, kiliseler, camiler, hastaneler kasıtlı şekilde bombalandı. Hâlâ ne diyorlar? “İsrail masum.” E nasıl masum oluyor? Nükleer silah İsrail’de, en güçlü bombalar İsrail’de, istediği anda istediği gibi Gazze’yi vurma imkânı İsrail’de. Nasıl oluyor da masum oluyor?

Dün işte bu başımıza geldi ve orada gerekenleri zaten söyledik. İsrail, tam aksine, masum değil; zalimin ta kendisidir. İsrail'de bombalar var. Bir nevi silah var: kısa menzil, orta menzil, uzun menzilli silahlar var. Nasıl mazlum oluyor? Bunu yutmazlar. Hele hele Türkiye olarak biz bunu yutmayız.

İsrail… Şu anda açlığı ölümcül bir silah olarak, özellikle çocuklara karşı kullanıyor. Az önce perdede gördük; deri kemiğe dönmüş o yavruları gördük. Ve açlıkla bu yavrular terbiye ediliyor.

İsrail’in yalana dayalı propaganda makinası karşısında, hayatları pahasına sahadaki gerçekleri dünyaya duyurmaya çalışan gazeteciler hedef alınıyor: 270 gazeteci katledildi. Filistinli gazeteciler sadece canlarını değil, evlatlarını da kaybetti. Az önce arkadaşlarımızın arasından bir tanesi; kendisi hariç eşini ve yavrularını orada kaybetti. Anne babalarını da bu süreçte şehit verdiler.

Üzülerek ifade etmek isterim ki, bütün bunlar olurken küresel barış ve istikrarı korumakla görevli kurumlar; katliamları durduracak, soykırımı engelleyecek, çocukların hayatlarını kurtaracak hiçbir adım atmadı. Genel Kurul’un ezici çoğunlukla aldığı kararlar bile Güvenlik Konseyi’ndeki çıkar hesaplarına kurban edildi. Bunu anlamak, bunu anlamlandırmak mümkün değil.

“TÜRKİYE OLARAK BU KONUDA ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA HAZIRIZ”

Kardeşlerim, burada şunu da belirtmek durumundayım: Gezi olayları sırasında İstanbul’a kamp kuran medya kuruluşları dahil uluslararası basın da aynı şekilde, failleri özenle gizleyen bir habercilik diliyle Gazze’de sınıfta kalmıştır. Diğer 270 basın mensubunun hatırasına sahip çıkacak ve onların canları pahasına topladıkları deliller ışığında soykırım faillerinin hukuk önünde hesap vermesini sağlayacağız. Türkiye olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız.

Lahey Adalet Divanı başta olmak üzere bütün uluslararası mekanizmalar nezdinde gerekli adımlar neyse; bu adımları atmaya hazırız.

Biliyorsunuz, iki yıllık zulmün ardından geçtiğimiz haftalarda, bizim de desteklerimizle Hamas ile İsrail arasında bir ateşkes anlaşmasına varıldı. Böylece Gazzeli kardeşlerimiz ilk defa rahat bir nefes almaya başladı. Hamas’ın anlaşmaya riayet konusunda titiz davrandığını görüyoruz; İsrail ise mutabakatı bozmak ve katliamlarına yeniden başlamak için adeta bahane arıyor, fırsat kolluyor.

İşte önceki gün, yine çoğu çocuk olmak üzere yüzden fazla Gazzeli’yi şehit ettiler. İsrail’in ahde sadakat konusundaki berbat sicilini herkes biliyor. Ateşkesin sürmesi, insani yardımın Gazzeli kardeşlerimize ulaşması ve Gazze’nin yeniden inşası safhasına geçilmesi ancak İsrail’in tüm bunlara zorlanmasıyla mümkün olacaktır.

“BİZ, DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN VE YARIN DA FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİ ASLA YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ”

Türkiye, Gazze’nin bir an evvel ayağa kaldırılması için sadece elini değil tüm gövdesini taşın altına koymaya hazırdır. Biz, dün olduğu gibi bugün ve yarın da Filistinli kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacak ve iki devletli çözümü savunmaya devam edeceğiz.

Menteşe’de oklu kirpiler kamerada
Menteşe’de oklu kirpiler kamerada
İçeriği Görüntüle

Son dönemde birbiri ardına gelen Filistin’i tanıma kararlarını bu bakımdan son derece önemli buluyoruz. Henüz bu kararı almayan ülkeleri de bugünden tezi yok, harekete geçmeye ve Filistin devletini tanımaya davet ediyorum.

Kıymetli dostlar, dünyadaki gelişmeleri oturup izlemek, hatta eleştirmek kolay olandır. Zor olan; değiştirmek, dönüştürmek, karanlığa karşı bir mum yakabilmektir. Ama biz kolay olanı değil, her zaman zor olanı seçtik. Oturup izlemek veya yanlışları eleştirmektense; harekete geçmeyi, sorumluluk almayı ve karanlıkları aydınlığa çevirmek için mücadele etmeyi tercih ettik.

Milyonlarca kilometrekareyi bulan medeniyet coğrafyamızın her köşesine barışı, adaleti, dayanışmayı ve huzuru götürmenin gayreti içindeyiz. Türkiye olarak yalnızca gazete sayfalarında değil; yaşanan her insani krizde inisiyatif alıyoruz.

“İSRAİL MUTABAKATI BOZMAK VE KATLİAMLARINA YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN ADETA BAHANE ARIYOR, FIRSAT KOLLUYOR”

Kardeşlerim, burada şunu da belirtmek durumundayım: Gezi olayları sırasında İstanbul’a kamp kuran medya kuruluşları dahil uluslararası basın da aynı şekilde, failleri özenle gizleyen bir habercilik diliyle Gazze’de sınıfta kalmıştır. Diğer 270 basın mensubunun hatırasına sahip çıkacak ve onların canları pahasına topladıkları deliller ışığında soykırım faillerinin hukuk önünde hesap vermesini sağlayacağız. Türkiye olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız.

Lahey Adalet Divanı başta olmak üzere bütün uluslararası mekanizmalar nezdinde gerekli adımlar neyse; bu adımları atmaya hazırız.

Biliyorsunuz, iki yıllık zulmün ardından geçtiğimiz haftalarda, bizim de desteklerimizle Hamas ile İsrail arasında bir ateşkes anlaşmasına varıldı. Böylece Gazzeli kardeşlerimiz ilk defa rahat bir nefes almaya başladı. Hamas’ın anlaşmaya riayet konusunda titiz davrandığını görüyoruz; İsrail ise mutabakatı bozmak ve katliamlarına yeniden başlamak için adeta bahane arıyor, fırsat kolluyor.

İşte önceki gün, yine çoğu çocuk olmak üzere yüzden fazla Gazzeli’yi şehit ettiler. İsrail’in ahde sadakat konusundaki berbat sicilini herkes biliyor. Ateşkesin sürmesi, insani yardımın Gazzeli kardeşlerimize ulaşması ve Gazze’nin yeniden inşası safhasına geçilmesi ancak İsrail’in tüm bunlara zorlanmasıyla mümkün olacaktır.

“ZOR OLAN; DEĞİŞTİRMEK, DÖNÜŞTÜRMEK, KARANLIĞA KARŞI BİR MUM YAKABİLMEKTİR”

Türkiye, Gazze’nin bir an evvel ayağa kaldırılması için sadece elini değil tüm gövdesini taşın altına koymaya hazırdır. Biz, dün olduğu gibi bugün ve yarın da Filistinli kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacak ve iki devletli çözümü savunmaya devam edeceğiz.

Son dönemde birbiri ardına gelen Filistin’i tanıma kararlarını bu bakımdan son derece önemli buluyoruz. Henüz bu kararı almayan ülkeleri de bugünden tezi yok, harekete geçmeye ve Filistin devletini tanımaya davet ediyorum.

Kıymetli dostlar, dünyadaki gelişmeleri oturup izlemek, hatta eleştirmek kolay olandır. Zor olan; değiştirmek, dönüştürmek, karanlığa karşı bir mum yakabilmektir. Ama biz kolay olanı değil, her zaman zor olanı seçtik. Oturup izlemek veya yanlışları eleştirmektense; harekete geçmeyi, sorumluluk almayı ve karanlıkları aydınlığa çevirmek için mücadele etmeyi tercih ettik.

Milyonlarca kilometrekareyi bulan medeniyet coğrafyamızın her köşesine barışı, adaleti, dayanışmayı ve huzuru götürmenin gayreti içindeyiz. Türkiye olarak yalnızca gazete sayfalarında değil; yaşanan her insani krizde inisiyatif alıyoruz.

Dördüncü yılına girecek olan Rusya-Ukrayna savaşının adil ve kalıcı bir barışla çözümü için ilk günden itibaren sorumluluk üstlendik. Hem Sayın Putin hem de Sayın Zelenski ile yaptığımız görüşmelerde, ilk etapta ateşkes ve devamında kalıcı barışın sağlanması için her türlü desteği vermedeki kararlılığımızı ifade ettik. Umuyorum ki yakın gelecekte taraflar arasında bir orta yol bulunacak ve iki komşu halkın yeniden yan yana, barış içinde yaşamasının önü açılacaktır. Türkiye bunun için her türlü katkıyı sunmaya devam edecektir.

Değerli misafirler, çok kıymetli dostlar: TRT’miz, küresel barış adına yürüttüğümüz bu çalışmaların insanlığın ortak hafızasında yer etmesinde kritik bir rol oynamaktadır.

Bugün 17 televizyon kanalı, 17 radyo kanalı, dijital uygulamaları, sinema filmleri, belgeselleri ve yabancı dillerdeki dijital haber platformlarıyla ülkemizi en güzel şekilde temsil ediyoruz. TRT World ve TRT Arabi’nin yanı sıra, en çok konuşulan dillerdeki dijital haber platformlarıyla; 41 dil ve lehçedeki internet ve radyo haberciliği aracılığıyla dünya nüfusunun yarısından fazlasına hitap ediyoruz.

TRT’miz bu yayınlarıyla, manipülasyonun medya refleksi hâline geldiği bir çağda sorumlu yayıncılığın zeminini büyütüyor. Gerçeğin algılara kurban edildiği bir zamanda, milyarlarca insana hakikat temelli bir alternatif sunuyor. Bunları fevkalade değerli bulduğumuzu ifade etmek isterim.

Türk dizilerinin milyarlarca insan tarafından beğeniyle takip edildiği bu dönemde, TRT’miz dizi sektörünün de öncülüğünü üstlenmektedir. TRT yapımı diziler 110’dan fazla ülkede, 50’den fazla dilde yayınlanıyor. Bu yapımlar sayesinde, dünyanın çeşitli coğrafyalarından pek çok insan hem güzel Türkçemizi öğreniyor hem de tarihimizle, kültürümüzle, millî ve manevî değerlerimizle tanışma fırsatı elde ediyor.

“ÖZGÜRLÜK KAVRAMIYLA HER TÜRLÜ GAYRİ AHLÂKİLİK MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”

Şurası da çok ama çok önemli: Sizin de bildiğiniz üzere, aile müessesesi ciddi saldırı altındadır. Çarpık ilişkiler, sapkın akımlar, insan fıtratını hiçe sayan birliktelikler dijital platformlar vasıtasıyla özendirilmektedir. Sosyal medya mecraları da aynı şekilde bu yozlaşma sürecini körüklüyor. Kadın ve erkekten oluşan aile kurumunun altına adeta dinamit konuluyor.

“Özgürlük” kavramıyla her türlü gayri ahlâkilik meşrulaştırılmaya çalışılıyor. İnsanlar, mahremini sırf birkaç beğeni almak uğruna ortaya dökmekten çekinmiyor; maalesef bundan hicap da duymuyor.

Bireyselleşmeye karşı millet olmayı, bencilliğe karşı dayanışmayı, sanal ilişkilere karşı sahici bağları; yani insanı ve insani değerleri öne çıkaran yapımlara daha fazla önem vermemiz gerektiğine inanıyorum.

Bu noktada, TRT’nin gerek geleneksel gerekse dijital mecralarda aile odaklı temiz içerikleri yaygınlaştırma çabasını takdirle karşılıyorum. Ülkemiz, milletimiz ve insanlık için en iyi, en doğru, en faydalı, en ahlakî olanı reyting kaygısına kurban etmeden yolunuza devam etmenizi bekliyorum.

Rabbim yolunuzu, bahtınızı açık etsin diyorum."

Muhabir: YELDA ERGEZEN