Erdoğan, 28 Şubat dönemindeki medyayı hatırlattı, FETÖ'nün medya üzerinden çektiği operasyonlara değindi, "Eski imtiyazlı statülerini kaybedenler yine itiraz edecek. Türkiye, 2002 öncesine göre daha özgür, daha zengin, çok daha serbest bir medya eko sistemine sahiptir. Batı'da bırakın açık açık yapmayı, düşüncesinin bile imkansız olduğu hususlar gazetelerimizde kolayca yazılabiliyor." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10.Anadolu Medya Ödülleri Töreni'nde medya düzeni ve basın özgürlüğü gibi konularda oldukça çarpıcı mesajlar verdi. Erdoğan, "Eski imtiyazlı statülerini kaybedenler yine itiraz edecek. Türkiye, 2002 öncesine göre daha özgür, daha zengin, çok daha serbest bir medya eko sistemine sahiptir. Batı'da bırakın açık açık yapmayı, düşüncesinin bile imkansız olduğu hususlar gazetelerimizde kolayca yazılabiliyor." dedi. Erdoğan, sokak röportajı adı altında halkın kışkırtılmasına da değindi, "Eline her mikrofon alan gazeteci değildir." ifadelerini kullandı.
"ANADOLU MEDYASI VAZGEÇİLMEZDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
İsrail, Filistin'de 212 gazeteciyi şehit etti. Yarım asırdır milletin önünde olan bir siyasetçiyim. 81 ilimizi birçok kez karış karış gezdim. Sadece Ankara ve İstanbul'da değil, ülkemizin dört bir yanında canını dişine takarak çalışan gazeteci kardeşlerimiz var. Ne denli zor şartlarda çalıştıklarının şahidiyim. Mahalli medyamız, yerel derebeyleriyle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Bir defa şunu kimse aklından çıkarmamalıdır. Anadolu Medyası, adını taşıdığı Anadolu kadar gurur kaynağıdır ve vazgeçilmezdir.
"28 ŞUBAT'TAKİ KORKUNÇ MEDYA ATMOSFERİNİ HİÇBİRİMİZ HATIRLAMAK İSTEMİYORUZ"
Anadolu Medyası varsa, milletin sesi vardır. Anadolu Medyasının sesi gür çıktığı sürece demokrasimiz de serpilecek ve sağlam temeller üzerinde yükselmeye devam edecek. Rabbim'den her birinize üstün başarılar diliyorum. Siyasi hayatında defalarca medyanın gadrine uğramış, vesayetçi ve tek sesli medyanın sıkıntılarını iliklerine kadar hissetmiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. 25-30 yıl öncesinin manşetlerine göz attığınızda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini sizler de göreceksiniz. 28 Şubat'taki korkunç medya atmosferini hiçbirimiz hatırlamak istemiyoruz. Başörtülü çocukların öcü gibi gösterildiği, vesayetçiler adına siyasetçilerin her gün örselendiği, karanlık ve utanç verici günleri geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz.
"TÜRKİYE DAHA ÖZGÜR, DAHA ZENGİN VE SERBEST BİR MEDYA EKOSİSTEMİNE SAHİPTİR"
Eski imtiyazlı statülerini kaybedenler yine itiraz edecek. Türkiye, 2002 öncesine göre daha özgür, daha zengin, çok daha serbest bir medya ekosistemine sahiptir. Batı'da bırakın açık açık yapmayı, düşüncesinin bile imkansız olduğu hususlar gazetelerimizde kolayca yazılabiliyor. Devlet ve millet düşmanlığı gazetecilik faaliyeti gibi gösterildi. Türkiye, teröre destek veren ülke gibi gösterildi. FETÖ'nün demokrasimize kastettiği nice operasyona maruz bırakıldık. Sırf hükümete saldırıyor diye, biz kelle koltukta mücadele ederken muhalefetin nasıl FETÖ'ye sahip çıktıklarını unutmadık. Eline bir kamera, bir mikrofon alanın kendini muhabir, gazeteci sandığı bir ortamda yaşıyoruz.
"SOKAK RÖPORTAJLARI İLE MİLLETİ AÇIKÇA TAHRİK EDİYORLAR"
Sokak röportajı adı altında terör estirip, millete hakaret etme hakkını kendilerinde buluyorlar. Halkın nabzını ölçmek, hislerine tercüman olmak yerine, milletimiz açıkça tahrik ediliyor. İtibar suikastlarına karşı yargı harekete geçince basın özgürlüğü diyerek yaygara koparılıyor. Nasıl her cübbe giyen yargı mensubu olmuyor, üniforma giyen polis-asker olmuyorsa, steteskop takan nasıl ki doktor olmuyorsa, eline mikrofon, kamera alan herkes de gazeteci değildir. Milletimize hakaret eden gazeteci olmaz, ona gazeteci denmez. 3-5 tık fazla almak gibi bahaneleri asla geçerli göremeyiz. Gazetecilik mesleğine zarar veren bu konunun üzerine ilgili kurumlarımız ve gazeteciler gitmelidir.
4.kuvvet olarak ülkemize güç veren medya, bize muhalif de olsa başımızın üzerinde yeri vardır. Yapıcı muhalefet bizim ülkemizde her zaman görmek istediğimiz bir durumdur. Medya sopasıyla bizi hizaya sokmaya çalışanlara karşı da tavrımız nettir. Biz 23 senedir gerçekleştirdiğimiz sessiz devrimler sayesinde iktidardayız. Bizim tepkimiz basın özgürlüğünün suistimal edilmesinedir. Haysiyet cellatlığının, dezenformasyonun, itibar suikastının Batı dahil hiçbir yerde böylesine yapılması mümkün değildir. El birliği ile bunu değiştirmeliyiz.