Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 110. Dönem Kaymakamlar Kurası Töreni'ne katıldı. Genç kaymakam adaylarının heyecanla beklediği töreni düzenleyen İçişleri Bakanlığına, Bakan Ali Yerlikaya'ya ve ekibine teşekkürlerini ileten Erdoğan, Derik Kaymakamı Şehit Muhammed Fatih Safitürk ile görevlerini ifa ederken şehadet mertebesine erişen tüm idarecileri rahmetle ve minnetle anarak şu açıklamalarda bulundu:

"Rabb'im, bizlere ve sizlere de aziz şehit ve gazilerimizin emanetini layıkıyla taşıyabilmeyi nasip eylesin. Farklı stajlar ve yabancı dil eğitimiyle 46 aylık adaylık sürecini başarıyla nihayete erdiren siz kıymetli kardeşlerimi canı gönülden tebrik ediyorum. Sizler gibi pırıl pırıl, yüreği vatan ve millet aşkıyla dolu, bilgili ve şahsiyetli evlatlar yetiştiren anne ve babalarınıza hürmetlerimi arz ediyorum. İlkokuldan üniversiteye kadar üzerinizde emeği olan hocalarınıza saygılarımı sunuyorum. Son olarak aday kaymakamlık süreci ve kaymakamlık kursu boyunca bilgi, görgü ve tecrübesiyle sizlere rehberlik eden, gelişiminize katkı sunan meslek büyüklerinize de tebriklerimi iletiyorum.

“HER İLÇEMİZİ GELECEĞE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE HAZIRLAMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Sinesinde yetiştiğiniz bu memleketin her karışına aşkla, özveriyle, yüksek bir şuurla hizmet edeceğinizden en ufak bir şüphe duymuyorum. Her birinize Cenab-ı Mevla'dan üstün başarılar niyaz ediyorum. Yeni görev yerleriniz şimdiden hayırlı uğurlu olsun.

SOKAK HAYVANLARINA MODERN YAŞAM ALANI
SOKAK HAYVANLARINA MODERN YAŞAM ALANI
İçeriği Görüntüle

Bu ilçelerimizde yaşayan vatandaşlarımızın en yüksek seviyede kamu hizmetine erişmesi, huzur ve emniyet içinde yaşaması, devlet olarak bizim en temel önceliğimizdir. Altyapısı, ticari hayatı, tarım ve ulaşımı, sağlık, adalet ve eğitim imkanlarıyla her ilçemizi kalkındırmak, geleceğe güçlü bir şekilde hazırlamak mecburiyetindeyiz. Bunun için siz genç kaymakamlarımıza da çok önemli işler düşüyor. Şunu asla ve asla unutmayın, inancı, kimliği, kökeni, siyasi görüşü, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun 783 bin kilometrekarelik vatan toprağında yaşayan herkes, devletimizin eşit ve onurlu birer vatandaşıdır. Binlerce yıllık devlet geleneğimiz, idari kabiliyet ve tecrübemiz 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' prensibi etrafında şekillenmiştir.

“AİLENİZE AYIRDIĞINIZ ZAMANDAN FERAGAT EDECEK, İHTİYAÇ DUYDUĞU HER AN VATANDAŞIN YANINDA OLACAKSINIZ”

Vatandaşa lyıkı veçhile hizmet etmek de görev, yetki ve mesuliyete haiz tüm idarecilerimizin asli vazifesidir.

İlçenizdeki esnafın, köylünün, çiftçinin, iş insanının sorunlarına çözümler arayacak, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarıyla yakından ilgileneceksiniz. Devlet kapısının hacet kapısı olduğu inancıyla, kapınıza kim gelirse gelsin onun derdiyle hemdert olacak, sıkıntılarına çare bulmaya çalışacaksınız. Bu vazifeyi hakkıyla icra etmek tabiri caizse öyle her babayiğidin harcı değildir. Bu iş dikkat ve rikkat ister. Samimiyet ve adanmışlık gerektirir. Bu işi dört duvar arasına hapsolup mesai saatleriyle sınırlı kalarak yerine getiremezsiniz. Gerektiğinde uykunuzdan, gerektiğinde ailenize ayırdığınız zamandan feragat edecek, ihtiyaç duyduğu her an vatandaşın yanında olacaksınız. Görevinizin mehabetine uygun şekilde devletin gören gözü, işiten kulağı, vatandaşa açtığı şefkat ve merhamet kucağı olacaksınız. Adalet ve hakkaniyetten asla şaşmayacaksınız. Haklıyı haksıza, mazlumu zalime ezdirmeyeceksiniz. İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif'in dediği gibi 'her zaman ve her zeminde hakkı tutup kaldıracaksınız'. Halkın rızasını, Hakk'ın rızasına giden bir yol olarak göreceksiniz.

Dijital yeniliklerin birey, aile ve topluma yönelik menfi etkilerini asgari seviyeye indirmek, gençlerimizle birlikte milli ve manevi değerlerimizi bu tehditlerden uzak tutmak için de gerekli tedbirleri alıyoruz.

Devlet yönetiminde neredeyse çeyrek asrı geride bırakmış bir siyasetçi, devlet adamı ve büyüğünüz olarak, bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak size şu tavsiyeyi özellikle vermek istiyorum. Makamlar, koltuklar, ünvanlar, bunların hepsi gelip geçicidir, muvakkattir ama aynı zamanda bunlar birer imtihan vesilesidir. Aslolan, bu sınavı geçmek, milletimizin duasını almak, gönüller kazanıp geride hayırla yad edilecek eser ve hizmetler bırakabilmektir. Bu aziz milletin hayır duasına, Rabbimizin de rızasına mazhar olmak istiyorsanız, bakın altını çizerek ifade ediyorum, kibir ve enaniyet zehrini bünyenizden uzak tutmak zorundasınız.

Rehberimiz, önderimiz, gönüller sultanı Fahr-i Kâinat Efendimiz bir hadis-i şerifinde yöneticiler için bakınız hangi ikazda bulunuyor. 'Herhangi bir idareci, kapısını ihtiyaç sahibine, yoksula ve elinde hiçbir şeyi olmayan fakire kapatırsa ihtiyaç ve fakirlik içine düştüğünde Allah da cennetin kapılarını onun yüzüne kapatır.' İşte sizler bu denli hassas ve zorlu bir mesuliyeti yüklendiniz. Hangi sebeple olursa olsun kapınızı çalan, yolu devlet dairesine düşen hiç kimseye tepeden bakma hatasına, böyle bir çiğliğe düşmeyeceksiniz.

"GARİP GUREBANIN SİZE BAŞVURMASINI BEKLEMEYECEK, GEREKİRSE SİZ ONLARI ARAYIP BULACAKSINIZ"

Şunu da önemle hatırlatmak isterim, bizim insanımız mahcup ve mağrurdur. Yarasını herkese açıp göstermez. Derdini her önüne gelene söylemez. Birileri gibi derdinin reklamını asla ve asla yapmaz. 'Harabat ehlini hor görme zakir, defineye malik viraneler var' buyuran hikmet ehlinin dediği gibi dış görünüş çoğu zaman yanıltıcıdır. Dolayısıyla muhtaçların, mahcupların, garip gurebanın size başvurmasını beklemeyecek, gerekirse kapı kapı dolaşıp siz onları arayıp bulacaksınız.

Bakın arkanızdan şu cümleleri kurdurabiliyorsanız ne mutlu size ve bize. 'Vaktiyle burada genç bir kaymakam vardı. İlçemizi kalkındırdı, güzelleştirdi. Kimseyi ayırmadan hepimize hizmet etti. Garip gurebayı sevindirdi, dertlinin derdine derman oldu. Sorunları çözmek için gece gündüz çalıştı. Allah ondan razı olsun.' İşte mesele bu. Bunu yaptığımız zaman bunun tadına doyum olmaz. Geriye dönüp baktığınızda sizlerden bu sözlerle bahsediliyorsa Allah'ın izniyle üzerinize düşeni bihakkın yapmışsınız demektir. Ne makam odalarının büyüklüğünün ne makam arabalarının modelinin ne de devletin size sunduğu diğer imkanların anlamı vardır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İbn-i Haldun'un Mukaddime'sindeki bir bölümü okudu:

Bu, Tahir bin Hüseyin'in kendi yerine Mısır ve Suriye bölgesi valiliğine atanan oğlu Abdullah için kaleme aldığı bir mektuptur. Mektupta geçen şu öğütleri hepinizin, hepimizin can kulağıyla dinlemesini istiyorum. 'Oğul, gece gündüz halkını düşün. Allah, sana bir ihsanda bulunup halkının yönetimini senin yetkine verdi. Aynı zamanda seni halkına karşı şefkatli olmakla görevlendirdi. Onları adil yönetmekle, rahat ettirmekle mesul kıldı. Aklın, fikrin sadece halkında olsun. En önemli işin, yoksulları, çaresizleri, sıkıntılarını anlatmak için sana ulaşamayanları gözetmek olsun. Hakkını arama yolunu bilmeyen kişileri sen ara bul. En gizli dertlerini bile öğrenip bu kimselerin sorunlarını çözecek düzgün insanlar görevlendir.' Bu görev sizin, bunu yapacaksınız. Kerim ve kâmil devlet vasfımızın ruhuna riayet ederek her birinizin işte bu şuurla, bu titizlikle görev yapacağınıza ben yürekten inanıyorum.

“SOSYAL MEDYA PLATFORMLARI, İDARECİYLE VATANDAŞ ARASINDAKİ İLETİŞİMİ GÜÇLENDİRMESİ BAKIMINDAN ELBETTE Kİ ÖNEMLİDİR”

Dijital yeniliklerin birey, aile ve topluma yönelik menfi etkilerini asgari seviyeye indirmek, gençlerimizle birlikte milli ve manevi değerlerimizi bu tehditlerden uzak tutmak için de gerekli tedbirleri alıyoruz. Sosyal medya platformları, idareciyle vatandaş arasındaki iletişimi güçlendirmesi bakımından elbette ki önemlidir. Elitist zihniyetin devletle millet arasına ördüğü duvarların aşılması noktasında çevrim içi iletişim önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Mülki idare amirlerimizin yani sizlerin, bu platformları temsil ettikleri makamın ciddiyetine ve ağırlığına uygun biçimde, en doğru biçimde kullanmaları bizim için değerlidir.

KAMU YÖNETİMİNDE VAZİFE ÜSTLENEN HERKESİN DİKKATLİ OLMASI GEREKİYOR”

Vazife üstlenen herkesin devletin imaj ve itibarına halel getirmeyecek şekilde davranması gerekiyor.

Bununla birlikte sosyal medyayı kamu hizmetlerinin verimliliğini artırmak, vatandaşa daha hızlı ulaşmak, talep ve beklentilere en uygun çözümleri bulmak yerine şahsi ikbal ve PR çalışmalarına alet eden idarecilere de unutmayın, toleransımız yoktur.

Görevi ve konumu ne olursa olsun kamu yönetiminde vazife üstlenen herkesin dikkatli olması, devletin imaj ve itibarına halel getirmeyecek şekilde davranması gerekiyor. Atalarımızın 'umur görmüş' ifadesinde anlamını bulan o vakarı, olgunluğu ve ağırbaşlılığı biz idarecilerimizde, bilhassa da mülki idare amirlerimizde görmek istiyoruz. Aynı durum eğitimden sağlığa, yargıdan güvenliğe kadar millete doğrudan hizmet götüren bütün alanlarda geçerlidir. Hizmetlerin, icraatların, verilen emeğin tanıtımı yapılacaksa bile insanların mahremiyetine saygı gösterilmeli, kaş yapayım derken göz çıkarma gibi bir durumun yaşanmasına mahal verilmemelidir. Bu minvalde tüm kamu personelimizden, münhasıran siz genç mülki idare amirlerimizden gerekli özeni göstermenizi bekliyorum.

Sözlerime bu düşüncelerle son verirken hepinizi bir kez daha ayrı ayrı tebrik ediyor, meslek hayatınızda her birinize başarılar diliyorum. Ülkemizin dört bir yanında milletimize ve devletimize en güzel şekilde hizmet edeceğinizden şüphe duymadığımı tekrar vurguluyorum."

Muhabir: YELDA ERGEZEN