Büyükşehir 5. Kısa Mola Merkezi’ni Engelliler Günü’nde Bodrum’da Açtı Büyükşehir 5. Kısa Mola Merkezi’ni Engelliler Günü’nde Bodrum’da Açtı

Sinsice ilerleyen akciğer kanserinde erken teşhisin hayat kurtardığını, buna karşın toplumda farkındalığın yetersiz olduğunu belirten Prof. Dr. Aziz Yazar, 1-30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında yaptığı açıklamada, mutlaka dikkate alınması gereken belirtileri ve yeni nesil tedaviyi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Akciğer dokusundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan akciğer kanseri, dünya genelinde gerek görülme sıklığı gerekse kansere bağlı ölümlerde başı çekiyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar “Tüm dünyada bir yılda yaklaşık 2 milyon 200 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konulurken, bunun 41 binini ülkemizdeki hastalar oluşturuyor. Dünyada bir yılda yaklaşık 1 milyon 800 bin ve ülkemizde yaklaşık 30 binden fazla kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor” diyor. Kansere bağlı ölümlerin erkeklerde yüzde 28’ini, kadınlarda da yüzde 26’sını akciğer kanserinin tek başına oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Yazar şöyle konuşuyor: “Akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüksek olmasının nedenlerinden birisi; sinsice ilerlediğinden geç belirti vermesidir. Bu nedenle bazı şikayetlerde mutlaka doktora görünmek, uygulanan tedaviye rağmen iyileşme olmazsa akciğer kanseri yönünden de araştırma yapmak gerekir. Özellikle geçmeyen, üç haftayı aşan öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı ve göğüs ağrısı şikayetleri mutlaka akciğer kanseri yönünden de araştırılmalıdır.” Akciğer kanserinde erken teşhisin hayat kurtardığını ancak toplumsal farkındalığın yetersiz olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yazar “Bu nedenle teşhis anında kanser genellikle ileri evreye ulaşmış oluyor ve vakaların yüzde 70’i tanı anında evre 3 ve evre 4 olarak karşımıza çıkıyor. Oysa akciğer kanseri düşük doz bilgisayarlı tomografi taraması ile erken teşhis edilebilmekte ve kişiye özel tedavi yöntemleri ile daha az yan etkisi olan, daha başarılı tedaviler uygulanabilmektedir” diyor.

Risk faktörlerine dikkat!

Sigaranın, akciğer kanserinin nedenleri arasında yüzde 90 ile tek başına sorumlu olduğunu, günlük içilen sigara miktarı arttıkça ve sigara içme süresi uzadıkça akciğer kanseri gelişme riskinin içmeyenlere göre en az 20 kat arttığını vurgulayan Prof. Dr. Aziz Yazar “Sigaranın akciğer kanseri ile ilişkisi 1950’den sonra anlaşılmaya başlanmıştır. Sigarayı bırakarak akciğer kanseri yüzde 90 oranında önlenebilir. Kendisi sigara içmese de sigara dumanına maruz kalanlarda yani pasif içicilerde de akciğer kanseri riski artmaktadır” diyor. Genetik yatkınlık hariç, akciğer kanserini artıran risk faktörlerinin hemen hepsinin önlenebileceğini, hastalıkların oluşumunu önlemeninin de en etkili ve ucuz tedavi yolu olduğunu belirten Prof. Dr. Yazar, öne çıkan diğer risk unsurlarını şöyle açıklıyor: “Egzoz gazları, kömür dumanı, asbest, arsenik, nikel, silika ve berilyum gibi maddelere maruziyet ile daha önceden tüberküloz geçirmiş olmak akciğer kanseri riskini artırmaktadır. Daha önce akciğerin başka nedenle radyasyona maruz kalması akciğer kanseri geliştirme riskini 13 kata kadar artırmaktadır. Birinci derecede akciğer kanseri yakını olanlarda da risk, olmayanlara göre iki kat daha yüksektir.”

Kişiye özel tedavi başarıyı artırdı!

Akciğer kanserinin tedavisinde 15 yıl öncesine kadar sadece cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi uygulanırken, son yıllarda kişiye özel tedavilerin geliştirilerek uygulamaya konulduğunu belirten Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yazar “Kanserli dokudan ve/veya kandan alınan numuneler test edilerek kişinin hastalığının gen haritası (Yeni Nesil Dizileme) çıkarılmaktadır. Bu yolla akciğer kanserinin hassas olduğu bir hedefli ilaç veya immünoterapi olup olmadığı saptanabilmektedir. Tedavide kullanılan hedefli ilaçlar ve immünoterapinin yan etkisi kemoterapiye göre oldukça düşüktür. Yeni Nesil Dizilemeye göre verilen hedefli tedavi veya immünoterapinin başarıları da oldukça yüksektir ve bu yolla akciğer kanserli hastaların gerek yaşam şansı gerekse yaşam kalitesi kemoterapiye göre oldukça artırılabilmektedir” diyor.