25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Atatürk Kültür Merkezi’nde MSKÜ Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) iş birliğinde oratoryo programı yapıldı.

Programa Muğla Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Osman Toprakçı, Muğla Ticaret İl Müdürü Gülşah Yalçınkaya, Muğla Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Elvan Göçer ve öğrenciler katıldı.

xsxs.jpg

Programın açılış konuşmasını yapan İl Müdürü Osman Toprakçı, “Kadına yönelik şiddetin ve farkındalığının oluşturulması bir güne sığacak bir çalışma elbette değil. Bizlerde bu kapsamda il müdürlüğü ve bakanlığımız olarak, eylem planları çerçevesinde tüm kurumlarımızın desteği ve topyekün mücadele sürdürüyoruz. Kadınları her alanda güçlendirmemiz, eşitlememiz lazım. Kadın bizim hayatımızın odak noktasında var olmalı. Bizim varoluş sebebimiz olan kadının şiddete maruz kalmaması adına her türlü çalışmayı sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.

site-taslakfvf.jpg

Toprakçı’nın konuşmasının ardından, Türkiye’de bir ilk olan ‘Mor Cepken Oratoryosu’ MSKÜ Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından sergilendi.

Büyük beğeni ile izlenen gösterinin ardından fakülte öğrencilerine ve öğretmenlerine Muğla Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Osman Toprakçı ve Muğla Ticaret İl Müdürü Gülşah Yalçınkaya tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.

Datça'da turfanda patates hasadı yapılıyor Datça'da turfanda patates hasadı yapılıyor

Muğla Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nce anlatılan, Mor Cepken’in hikâyesinde şu ifadelere yer verildi:

“1800’lü yıllarda Muğla Antalya ve Toros bölgelerinde yaşayan Yörük kadınları evlenirken çeyizlerine önce mor cepken koyarlardı. Kenarları sarı işlemeli yelek biçimli bu mor cepkeni kadınlar eşleri tarafından haksızlığa uğradıklarında, şiddet gördüklerinde giyer herkesin görebileceği bir yere geçerlerdi. Böylece şiddet gördüğünü yöre halkına duyururlardı. Yöre halkı mor cepkenli kadının eşinden selamı keser, davetlere çağırmaz aralarına almazlardı. Böylece Mor cepken yörük kadınının sesi ve özgürlüğünün simgesi haline gelmişti. Bu kültür her ne kadar zamanla kaybolmuş olsa da biz biliyoruz ki mor cepkeni sırtında olan kadınlar hala var. Ve kadınlar onlar için harekete geçmemizi müdahil olmamızı unutmamamızı istiyorlar.”