Ömer Kâmil Yılmaz

Ömer Kâmil Yılmaz

“MUĞLA TARİHİNE KATKI YAPAN SAVAŞ ANILARI” KİTABI ÜZERİNE

A+A-

                        GİDERKEN UĞRAR BULUTLAR,

                         VARIR YEMEN’E YEMEN’E.

                         YAŞAR KALPLERDE UMUTLAR,

                         DÖNER YEMEN’E YEMEN’E.

 

                         SICAK ESER YELLER ORDA,

                         NE YİĞİTLER YATAR KUMDA,

                         MEZARLARI OLMAZ BURDA,

                         YAVRUM YEMEN’E YEMEN’E.

                                        

                         YILLAR OLDU HABER GELMEZ,

                         ANASININ YÜZÜ GÜLMEZ,

                         SORARSAN YEMEN’İ BİLMEZ,

                         AĞLAR YEMEN’E YEMEN’E.

                                                             Ömer Kâmil Yılmaz

Her kentin bir hafızası vardır. Bu kentlerin hafızasını oluşturanlar ise, yaşanmış gelişmelere bağlı olarak yaratılmış kültürel değerlerdir. Bunların içerisinde efsaneler, masallar, kıssalar, atasözleri, deyimler, tekerlemeler, halk hikayeleri, yöresel oyunlar, yöresel yemek ve giysiler, türküler yer alır. Ayrıca yörede yaşanmış eşkıyalık hareketleri, kalkışmalar, göçler, depremler, yangın ve sel felaketleri ile savaşlar, o kentin tarihi ve kültürel dokusunu bütünleyen oluşumlardır.

Eserimiz savaş anılarıyla ilgili olduğu için bu konuya ağırlık verirken, yöreden farklı cephelere gitmiş kişilerin yaşadıkları ele alınmıştır. Tarihte en büyük yıkımlara neden olmuş gelişmelerden, belki en başta geleni savaştır. Savaşlar ve bunun neden olduğu göç ve yıkımlar, o kentin ve dolayısıyla o ulusun belleğinde derin izler bırakmış gelişmelerdir.

         Türk Tarihi bir yerde savaşlar tarihidir. Bu tarihi şekillendiren her ne kadar sultanlar, başbuğlar, hakanlar, padişahlar, şahlar, imparatorlar, beyler, emirler olsa da bu insanlara yenilgileri ve zaferleri tattıran, bunların emrindeki askerler olmuştur. Çünkü cephede savaşan kişiler bunlardır. Ağırlıklı olarak savaşlar tarihinde, savaşa karar vermiş ve savaş yönetmiş kişilerin isimleri geçse de, bunların emrinde çarpışmış asker anılarına pek rastlanmaz. Halbuki cephede bizzat çarpışan ve komutanlarının emrini uygulayan bu insanlardır.

         Asker, yurdunu koruyan, vatanı için canını feda eden insan demektir. Ölümle, yaralanmayla, esaretle karşı karşıya kalandır. Bunlar aynı zamanda ölümü tadan, yaralanan, uzak cephelerde büyük sıkıntılar çekenlerdir.  Tarihin çok uzak dönemlerine gitmemize gerek yok, zaten onlardan kalan asker anıları da mevcut değildir. Ancak bilhassa 1905 Yemen İsyanı’nı izleyen Trablusgarp Harbi, I.ve II. Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na katılmış subay ve general anıları dışında, askerlerin de evlatlarına ve torunlarına anlattığı savaş anıları sözlü olarak zamanımıza kadar gelmiştir. Bunlar bizzat savaşın içinde bulunmuş, yaralanmış, esir kamplarında kalmış, birşekilde memleketine dönmüş kişilerin anlattıkları gerçek anılardır. Bu noktada şunu belirteyim ki zamanında bu anılar yazıya geçirilemediği için günümüze ulaşanlar ancak o anılardan kalan kırıntılardır. Birçoğu yakınlarınca unutulmuş, zor hatırlanan bu anılarda, Yemen ve bütün Arap coğrafyası, Galiçya, Çanakkale ve Doğu Cephesi’ne gitmiş, savaşmış askerlerin anlattıkları mevcuttur.

         Savaş anıları aslında birer tarihsel belgesidir. Çünkü tarihin adını büyük puntolarla yazdığı savaşların içinde, bu insanlar bulunmuştur. Bu insanların anlatımlarında abartı yok, sadece gözlemleyip yaşadıkları ile ailelerinin yaşadıkları sıkıntılar ve zorluklar vardır. Ben bu insanların torunlarından veya yakınlarından bu anıları derlerken, bu anıları anlatan kişilerin anıların tamamını hatırlayamamış olmalarının sıkıntılarını yaşadıklarını gözlemledim. Bu anılar sadece savaşa gitmiş insan anlatıları değil, aynı zamanda ülke ve il kültürüne katkı sunan kültürel zenginliği de içinde barındıran verilerdir. Günümüzde hala sevilerek dinlenen Yemen, Çanakkale ve Sarıkamış üzerine yakılmış türkülerin, savaşlarla ilgili oluşmuş kültürel ürünler olduğu unutulmamalıdır.

         Esere, Muğla’dan 72, memleketim Oltu’dan 6, bir de bunlarla ilgili bir öyküyle beslediğim eserim, tamamen unutulmaya yüz tutmuş anılardan ibarettir. Bu anılar savaşmış kuşağın yakınlarından dinleyip, aldığım anlatımlardır. Yani,”Yitik harmandan kalan son taneler”dir. Bu topladığım anılar sadece Muğla tarihine ışık tutmayacak, Genel Türk Tarihi’ne de istenirse katkıları olacaktır.Cumhuriyetimizin 100.yılı için kaleme aldığım bu anılar gibi binlercesi Muğla, ilçe ve köylerinde yaşamaktadır. Bunları toplayacak kişilere ve bunların toplanıp, kitap haline getirilmesine katkı sunacak yöneticilere ihtiyaç vardır. Bu sayede aileler içinde kalmış zengin anılar su yüzüne çıkacak, kent tarihinin kimliğini besleyecektir.

         Yazımı Büyük Atatürk’ün: Onlar, mukaddes vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler, Çanakkale Savaşları’nın kaderini değiştirmişlerdir. Burada geçen her saniye, kullanılan her an, ölen her nefer, Türk vatan ve milletinin alınyazısını çizmiştir. Kara savaşlarına katılan bir birlik olan 57. Alay, vatan sevgisinin ne olduğunu insanlığa göstermiştir. Bu kahraman alayı minnet ve rahmetle anıyorum.”diyenveciz sözleriyle bitirirken, savaşlara katılmış bütün şehitlerin ve yaralanıp, evine döndükten sonra aramızdan ayrılmış, isimleri unutulmaya yüz tutmuş bütün kahramanların mekânları cennet olsun ve hepsi nurlar içinde yatsınlar!

Önceki ve Sonraki Yazılar