Allahü Teâlâ’nın ikram ettiği nimetler bütün canlılara yetip artacak kadar fazladır. Sayısız nimetler içinde dünyamızda milyonlarca insanın aç ve perişan yaşaması normal değildir. Bu fakirlik ve açlığın sebebi nimetlerin azlığı değil, sorumsuzca tüketilip israf edilmesidir. Oysa Yüce rabbimiz A’râf suresi  31.ayeti kerimesinde: ”Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” buyurmaktadır.

Maalesef günümüz dünyasının en büyük problemlerinden biri de savurganlık ve israftır. Çağımızda üretimden ziyade tüketimdeki dengesizlik, israf ve savurganlık olmasa mevcut kaynaklar adil şekilde dağıtılıp, ölçülü tüketilse açlık diye bir olay da yaşanmaz. Mal, mülkün ve servetin çok olması, çok harcamayı gerektirmez. Bir şey yersiz harcanırsa az bile olsa israftır. Yerinde harcandığında ise çok bile harcansa israf sayılmaz. Buna göre israf ve savurganlık, yersiz ve ölçüsüz harcamaktır.

Hz. Peygamber (s.a.v) bizlere her konuda söz ve davranışlarıyla örnek olmuş bilhassa insanların temel ihtiyaçlarından olan yeme, içme ve giyinme hususunda son derece titiz davranmış asla israfa kaçmamış, kaçanları da hoş görmemiştir. Yemek tabağımızın dibinde kalan nimeti bile güzelce bitirmemizi söylemiş ve bir Hadis-i Şerifinde: ” Kim yemek yediği kabı, tabağı iyice sıyırır, temizlerse o tabak, o kap onun için Allahtan mağfiret diler.”  (İbn-i Mace; 2/1089 Hadis No.3271) buyurmuşlardır.

Şayet Müslümanlar ve diğer insanlar Hz Peygamber (s.a.v.) in sade ve mütevazi hayatını yaşayabilseler, kaynakları gelişi güzel harcayıp israf etmeseler açlık ve fakirlik diye bir problem kalmaz. Ama ne yazık ki bu gün reklam vasıtalarıyla tüketime, israfa ve savurganlığa yönlendirilen insanlar mevcut kaynak ve imkânları yersiz ve sorumsuzca tüketmekte, gösteriş için, bayağı ve kaba zevklerin tatmini için servetler heba edilmektedir. Zaman zaman özellikle büyük şehirler, çöplüklere ekmek atanlarla, çöplüklerden artık eşya ve yiyecek toplayan insanların tezadını yaşamaktadır. Bir taraftan aşırı beslenme yüzünden çeşitli hastalıklara yakalanalar, diğer taraftan gıdasızlık yüzünden perişanlık çekenler…

Günümüz dünyasında üstün görünme ve moda bahanesiyle sürdürülen giyinme yarışı, düğünlerde ve özel günlerde sırf gösteriş için harcanan yüksek meblağlarda paralar gün geçtikçe sosyal ve ekonomik dengeyi bozmaktadır.

Dünyanın süper güç diye lanse edilen ülkeleri insan onuru ve değerini göz ardı ederek,  israf, savurganlık ve gücü elinde tutma hırsıyla nice insanları madur etmiş, yersiz yurtsuz bırakmış, aç-susuz biçare ölüme terketmiş ve hatta öldürmüş ve bu yüzden de dünyadaki sosyal barışı zedelemişler, düşmanlık ve kıskançlığı tahrik etmişler ve halada bu kötü emellerine devam etmektedirler.

 Yoksa üç yaşındaki çocuğun; Cennette ekmek var mı anne? Varsa ölelim karnımız doyar dediği, masum bebeklerin melek yüzlü bedenlerinin deniz sahiline vurduğu bir dünya sahnesi yaşanır mıydı hiç ?!...

İster yazımızın başlığı olan savurganlık ve israf konusunda olsun ister fakirlik, düşmanlık, kıskançlık, dünyaya sığamama konusunda olsun ve isterse diğer tüm yaşantı alanlarımızda olsun problemlerin  çözülmesi,  giderilmesi, dostluk ve yardımlaşma duygularının geliştirilmesi daha güzel bir dünyada yaşamak ancak ve ancak bizleri yaratan Yüce Rabbimizin gönderdiği son din İslama sıkı sıkıya sarılmak ve onun Muazzez Peygamberi Hz Muhammed Mustafa (s.a.v) in yaşadığı ve bizlere de bıraktığı örnekliğini her birimizin fert fert yaşantımıza ve hayatımıza yansıtmamızla mümkün olacaktır.

Sayiniz meşkür

Amelleriniz makbül

Günahlarınız mağfur olsun.

Kalın sağlıcakla…

Ahmet KARAGÖZ

Köyceğiz İlçe Müftüsü