Sigorta Hakemleri Derneği, TBMM üyelerine, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Davut Menteş ile Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan’a açık bir mektup yazdı.
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün, kendisi de bir alternatif uyuşmazlık yöntemi olan ve 15 yıldır devlet bütçesine hiçbir külfet getirmeden başarıyla çalışan Sigorta Tahkim’in önüne zorunlu arabuluculuk sistemini mutlaka getirmek istediğine dikkat çekilerek, SHD’nin görüşüne başvurulmadığı ifade edildi.
Vatandaşın Sigorta Tahkim’e başvurusunun önüne, daha önce sigorta sektörünün talebiyle 15 günlük bekleme süresi içeren bir zorunlu dava şartı getirildiği hatırlatılarak, “Şimdi Sigorta Tahkime başvurunun önüne bir de zorunlu arabuluculuk getirilmesi, Anayasaya da Sigorta Tahkim’in yasal işlevine de aykırıdır. Tersine vatandaşın hak arama özgürlüğü önüne bir engel getirecektir. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gerekçesinde olduğu gibi Adliye’nin iş yükünü de almayacaktır. Çünkü Adliyenin iş yükünü zaten Sigorta Tahkim almış durumdadır. Dahası, vatandaşın şimdiye kadar maruz kaldığı tazminat pazarlıkları, zorunlu arabuluculuk yoluyla her dosyada mutlak hale gelecektir.
Tasarı yasalaşırsa vatandaşa herhangi bir getirisi olmayacak, tam tersine vatandaşın zararının daha azına razı olmasına yol açacak bir sistem oluşacaktır” denildi.
Tasarının yasalaşmasıyla birlikte arabuluculuk ücretlerinden kaynaklı olarak sigorta sektörünün de maliyetinin artacağı, bu maliyetin de sigorta primlerinin yükselmesine yol açacağı ifade edilirken, “Bu düzenlemenin vatandaş için gerçekten çok yararlı olacağı düşünülüyorsa, neden aynı zorunlu arabuluculuk, TOBB Tahkimi, ISTAC Tahkimi gibi diğer tahkimlerin önüne getirilmiyor?” diye soruluyor.
Zorunlu sigorta tahkiminin hukuka aykırılığı konusunda şu değerlendirmeler yapıldı:
1- Mevzuatta; adli yargı veya Tahkime başvurabilmek için Sigorta Şirketine başvurarak 15 gün bekleme ön koşulu vardır. Zorunlu arabuluculuk getirilmesi, Tahkim yoluyla sigorta tazminatı talep edebilmenin ikinci ön şartı olacaktır. Hak arama özgürlüğünü sınırlayacak, yargılama süresini uzatacak ve tüketiciye ek maliyet getirecektir. Daha önce Adli Yargı için getirilen arabuluculuk zorunluluğu konusunda Yargıtay 4. Dairesi özetle; “Zaten Adli Yargıya gitmek için 15 gün önce sigorta şirketine başvuru şartı varken, zorunlu arabuluculuğa gidilmesi aranamaz” demiştir. Şimdi aynı ikinci şartın Tahkim için de getirilmesi Anayasaya da Arabuluculuk Kanunu’nun kendisine de Sigortacılık mevzuatına da aykırıdır.
2- HUAK gerekçesine ve arabuluculuğun özüne aykırıdır. Zira Kanunun en önemli gerekçesi adli yargının üzerindeki yükü almaktır. Oysa getirilmek istenen zorunlu arabuluculuk adli yargıdan tek bir dosyayı almayı hedeflemeyip, sadece adli yargının iş yükünü yılda 600 bin dosya ile almış olan Sigorta Tahkim dosyalarını hedeflemektedir. Bu bile tek başına arabuluculuk kanununa aykırıdır.
3- Sigorta uyuşmazlıklarında ihtiyari arabuluculuğa gitme imkânı mevcuttur. Tahkim sistemine de arabuluculuk sistemine de başvurulabilmektedir. Hal bu iken arabuluculuğu zorunlu hale getirmek hem sektöre hem de vatandaşa ek maliyet getirmek dışında bir fayda sağlamayacaktır.
4- Sigorta tazminat alacağı ve zararı, sıradan bir alacak değildir; uyuşmazlıklarının çözümü de uzmanlık gerektirir. Gerçek zarar ancak, hakimin veya hakemin uzmanlığı altında, dosya kapsamına göre atayacağı uzman bilirkişi (Aktüer, eksper, mühendis, kusur bilirkişi v.b) incelemesi gerektirir. Aksi halde vatandaş gerçek zararını tazmin edemez. Sigortacılık ve sigorta hukuku konusunda uzman hakemlerin yapacağı tahkim yargılaması, vatandaşın gerçek zararının tespit edilip, bunu tahsil etmesini sağlamaktadır. Oysa arabuluculuk, sistemi gereği gerçek zararın tespitiyle değil, tarafların uzlaşmasına odaklanır. Zarar gören vatandaş, sigorta şirketi karşısında her zaman zayıf ve zor durumda olan taraftır.
Sigorta Tahkim’e başvurmak için arabuluculuğu zorunlu hale getirmek, zaten zor durumda olup hak aramaya çalışan vatandaşı, gerçek zararının daha azına razı olmak zorunda kalacağı pazarlıkla zorunlu bir biçimde karşı karşıya bırakmak demektir.
5- Sigortacılık konusunda düzenleme yetkisi olan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu da sigortalıların hak kaybına neden olacağı gerekçesi ile düzenlemeye olumsuz görüş vermesine rağmen taslakta ısrar edilmektedir.
6- Sigorta sektörünün de hak arayan vatandaşın da maliyeti artacaktır. Zorunlu arabuluculuk ücretleri sigorta şirketine yüklenmekte olup arabulucu ücreti yanında, bu dosyalarda vekil tayini, ek personel ihtiyacı gibi giderler nedeniyle maliyetin ve operasyon yükü artacağı için Sigorta Sektörü de taslağa karşı çıkmaktadır. Sektör temsilcileri, zaten ihtiyari arabulucudan yararlanıldığı, adli yargıda zorunlu arabulucuda anlaşma oranının yüzde 3’ler seviyesinde olduğunu, Tahkim öncesine konulacak arabuluculuğun anlaşmaya önemli katkısının olmayacağını ancak maliyetin çok yükseleceğini belirtmektedir. Zorunlu arabuluculuk sonrasında sektöre 10 milyar TL civarında hesaplanan ek maliyet geleceği, bunun da Trafik Sigortası poliçelerinde artışa neden olacağı öngörülüyor. Poliçe başına 500-1.000 TL prim artışı olacağı tahmin ediliyor.
7- Süreç uzayacak, vatandaş hakkına eksik veya daha geç kavuşacaktır. Bir an önce tazminatını alma ihtiyacı olan sigortalılar, gerçek alacağın çok altında tazminat tekliflerini kabul etmemek konusunda hızlı, kolay, ucuz ve etkin yol olan Sigorta Tahkim’e güvenmektedir. Bu nedenle yıllık başvuru sayısı 600.000 olmuştur. Şimdi bu güvencenin önüne zorunlu arabuluculuğu getirmek, zararını bir an önce giderme ihtiyacı içinde olan sigortalılar üzerindeki baskıyı artıracak, tazminatına ulaşma imkanını 2 ay daha uzatacak ve bir de arabuluculuk giderlerini ödemekle karşı karşıya kalacaklardır. Yani düzenleme bu nedenlerle vatandaşın aleyhinedir.
Sigorta Tahkim Komisyonu, bu gerekçelerle taslak düzenlemeye karşı çıkarken, “Tam 15 yıldır kendisini kanıtlamış en iyi alternatif uyuşmazlık yöntemi olan Sigorta Tahkim Komisyonu’nun önüne, bir diğer alternatif uyuşmazlık yöntemi olan ve dünyada bir örneği daha bulunmayan Zorunlu Arabuluculuk getirilmesi, Anayasa’ya ve yasa aykırıdır” denildi.