Yunanistan’ın yaptığı ihlal, Türk ve Yunan sosyal medyasında büyük ses getirdi. Yunan sosyal medyasında yapılan provokatif eylem adeta bir zafer gibi ele alınırken, Türkiye’de binlerce sosyal medya kullanıcısı olaya sert tepki gösterdi. Olayın öğrenilmesi sonrası Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan sorumlu ve Denizcilik Bakanı Christos Stylianidis’e olay hakkında bilgi verildi.

Açıklamada, özellikle İstanköy ( Kos) ve Sömbeki (Simi) Liman Başkanlıkları’na talimatta bulunularak bu konuda daha dikkatli ve titiz davranılması hususunda uyarılar yapıldı.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Göçmenleri İstanköy’e bıraktıktan sonra Bodrum’a doğru kaçan insan kaçakçısına sesli uyarının ardından şüpheli durmayınca bölgedeki tur tekneleri nedeniyle ateş açılamadı. Bu nedenle Bodrum kıyılarına kadar kovalamaca sürdü”

Yapılan sınır ihlali denizlerimizdeki sınır güvenliğinin yeniden tartışmaya açtı. Konuyla ilgili Emekli Tümamiral Cihat Yaycı açıklamalarda bulundu. Yaycı şu sözlere yer verdi:” Sözün bittiği yer… Yunan Sahil Güvenliği Bodrum Akyarlar’da evlerin önünde, neredeyse karaya çıkacak kadar yakına geliyor ve Türk balıkçısını Türk sularında kovalıyor… Bu utancı, kaldır kaldırabilirsen…”

“BU NASIL BİR ZAFİYETTİR?”

PROF. DR. BAYAT: “İNANÇ SÖZELDİR. DİNİ İNANÇ YAZILIDIR” PROF. DR. BAYAT: “İNANÇ SÖZELDİR. DİNİ İNANÇ YAZILIDIR”

Konuyla ilgili CHP 28.Dönem Milletvekili Namık Tan’da bir açıklama yaptı. Tan, “Bu nasıl bir zafiyettir? Yunan sahil devriye botu Bodrum’da kıyıya kadar giriyor, ama sahil muhafazanın haberi bile olmuyor. Vatandaşlar haber vermese radarlarımıza bile takılmıyor. Sorumluları derhal görevden alınmalı. Caydırıcılık büyük laflar etmekle olmuyor."  dedi.

Konuyla ilgili bir açıklamada CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu’ndan geldi. Bağcıoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada,” Ege Denizi’nde 20 Eylül 2024 tarihinde yaşanan Yunan Sahil Güvenlik botunun karasularımızı ihlal olayı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası acele ile yapılan değişikliklerin milli güvenliğimize verdiği zararın en son örneğidir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı arasındaki bağları zayıflatır, hatta koparırsanız; doktrin ve anlayış birliğini yok edersiniz, kritik konulara farklı bakış açıları ile bakmalarına neden olursunuz. Yaşanan son olayın milli güvenliğimiz açısından önemli bir ikaz ve adeta alarm zili olduğu göz önünde bulundurularak; seferberlik ve savaş halinde ilgili kuvvet komutanlığı emrine verilecek Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı unsurlarının, barış şartlarından itibaren belirlenmesine ve işbirliği esaslarının protokollere bağlanmasına, emre verilecek unsurların tip ve sayılarında mutlaka Türk yurdunu savunma yükümlülüğü olan Genelkurmay Başkanlığı görüşünün alınmasının, belirlenen bu birliklerle sınırlı olmayacak şekilde, Deniz Kuvvetleri ile Sahil Güvenlik unsurları, Kara Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı unsurları arasında yoğun ortak/müşterek harekât planlaması ve eğitimleri icra edilmesine, ortak doktrin ve anlayış birliğinin ilk olarak eğitim kurumlarında başladığı gerçeğinden hareketle ve 15 Temmuz öncesinde olduğu gibi Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksek Okulları'nda yetiştirmenin yönelik olarak gerekli olan değişikliklerin ivedi olarak yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı deniz harekat sahasında görev yapan Deniz Kuvvetleri ve Sahil Güvenlik Komutanlığı gemi, bot ve hava vasıtaları ile bu harekatı sevk eden Komutanlıkların Harekat Merkezleri arasında sürekli ve kesintisiz bilgi aktarımı ve koordinasyon usullerinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır." İfadelerini kullandı.

Öte yandan yaşanan olay sonrası Sahil Güvenlik Komutanlığı, yazılı bir açıklama yayımlayarak olayı teyit etti. Olayın üzerinden 24 saat geçtiği halde resmi makamlardan Yunanistan’a yönelik bir açıklama yapılmaması dikkat çekti. 

Kaynak: Haber Merkezi