ÖMER KIRLI

ÖMER KIRLI

TARİH KÂİNATIN VİCDANIDIR

A+A-

                                                Bir şehrin tarihi neden önemlidir?

Kendimi bildiğimden bu yana, tarihe çok meraklıyımdır. Çocukluğumda hayalim iyi bir ‘‘tarih öğretmeni’’ olmaktı; ama annemi hiç ama hiç dinlemediğimden dolayı bu düşüncem bir hayal olarak kaldı. Yeteri kadar ders çalışmamam, başarmak için gerekli azmi göstermemem… Hayatımın en büyük pişmanlığıdır, bir tarih öğretmeni olamamak.

Zamanın insanlara ne getireceği elbette tam olarak bilinmez, ama planlama önemlidir. Önüme koyduğum hedef kitap yazmaktı. Başardım! Günlerce, haftalarca, aylarca üzerine çalıştığım yazılarım okurla buluşmuştu.

Kitap çıktığında tüm yazarlar gibi bende heyecanlı ve gururluydum. Menteşe Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu Geleneksel Kültür Şenliği’ne davet edilmiş, orada ilk kitabımı kitapseverler için imzalamıştım.

Bir ağabey kitabımdan almış, kısa sürede okuyup yanıma gelmişti. Aramızda şöyle bir diyalog gerçekleşmişti:

-        Ömer tebrik ederim, güzel bir çalışma; lakin neden Muğla tarihiyle alakalı bir kitap yazmıyorsun?

-        Okumalarım, araştırmalarım devam ediyor, ileride elbette yazacağım.

-        Mutlaka yazmalısın. Sen Muğlalısın ve Arasta gibi bir yerde büyümüşsün.

Bu konuşma aslında bir kırılma noktasıydı. Söylevinde haklıydı. Çünkü Arasta, eski kervan yolu güzergâhı üzerinde yer alıyor, kuzeyin güneyle, doğunun batı ile kesiştiği noktaya denk gelerek, tarihte ‘‘ticarete can veren’’ yer olarak anılıyordu. 

Bir süre sonra, büyük emeklerle edindiğim teori bilgilerini pratiğe dökme zamanım geldiğini hissettim ve üçüncü kitabımı kaleme almaya başladım. Datça yöresinde kaptan olan Aslan Atilla Yorulmaz’ın hayatını kaleme aldım.

Peki, Muğla tarihi neden bu kadar zengindir?

Muğla, insanların yaşanmışlıklarıyla dolu olduğu için bu denli önemlidir. Muğla tarihi bir kenttir. Mimarisi, kültürü, yemeği kısacası her şeyiyle çok zengin bir tarihe sahiptir. Kendine öz, bakir yapısı vardır. İnsanları nereye gitse Muğla’yı çok özler. Buranın dokusu bambaşkadır.

Muğla yakın zamanlarda tütüncülükte ülkemizin üretiminde başaktör olan bir şehir haline geldi. Bir nevi zenginliklerden biri de tütüncülüktür.

 

Para yerine bir zamanlar Muğla’da ne kullanılırdı?

Tütün zamanı insanların borçlarını ödediği zamandı.

İnsanlar; kızını, oğlunu evlendirir, arabasını, evini tütün parası ile alırdı. Esnafın yanına giden ahali ‘‘tütün zamanı’’ dediği vakit o kelime sanki senet yerine geçerdi. Alışverişler edilir, zamanı gelince de borçlar hemen ödenirdi. Eskiden emeğinde bir değeri vardı.  

Esnaflar güler yüzlüydü. Vatandaşın da alım gücü yüksekti. Tütün zamanı herkesin ortak mutluluk paydasıydı. Merkezde genelde Muğla Yaylası, Düğerek Yolu ve Muğla Menteşe’de ova dediğimiz yerlerde tütün tarlaları olurdu.

Anneannem ve teyzemler ovada bir yer kiralarlardı, ben de yazları onlarla kalırdım. Bu misafirlikte kendini dünyanın en güzel yerine tatile gelmiş gibi hissederdim. Gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliğini görmek beni çok mutlu ederdi.

Ben düşler kurarken büyüklerimde işi bitirmenin derdindeydi. Bir iş planı vardı. Sabaha karşı tütüne gidilir, sonrasında dinlenilirdi. Akşam olduğunda ise imece usulü ürünler toplanılır, tütünler dizilir, kuruması için uygun bir yere serilirdi.

Şimdi bakıyorum da çocukluğumda Muğla ile alakalı ne çok anı ne çok bilgi biriktirmişim.

Muğlalı olmak bir şanstır. Üzerinde yaşadığımız kadim topraklarda nice nice hikayeler, destanlar, yaşanmışlar vardır.

Yazımı matematikçi, astronom, tarihçi, filozof ve şair olan Ömer Hayyam’ın sözü ile noktalamak isterim,

“Tarih kâinatın vicdanıdır.’’

Önceki ve Sonraki Yazılar