Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Müslüm Doğru, et ve süt sektörü ile ilgili değerlendirmede bulundu.
Süt sektörünün zor durumda olduğunu belirten Müslüm Doğru, enflasyon ve faizlerin artması ile birlikte süt işletmelerinin daha da zor duruma düştüğünden yakındı. Doğru konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Birçok kapanan süt işletmesi var. Büyük işletmelerimizin yanı sıra küçük aile işletmeleri dediğimiz ki adları küçük ama Türkiye'de üretilen sütün yüzde 85’ini üretiyorlar. Bunlarda da çok sayıda kapanan işletme var. Bu da tamamen süt fiyatlarının girdi maliyeti artışına paralel olarak artmamasından kaynaklanıyor”.
Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından açıklanan 18,35 TL'lik çiğ süt fiyatını anımsatan Müslüm Doğru 'Süt krizi et krizini de ortaya çıkardı' diyerek şöyle konuştu:
“USK 16 Ağustos'ta litre başı 17,15 TL olan çiğ süt tavsiye fiyatını yüzde 7 artırarak 18,35 TL olarak revize etti. Geç açıklandı. 7 ay sonra yüzde 7 fark verildi. Türkiye'deki enflasyon oranı nasıl? Çiğ süte verilen zam nasıl?
Et ve sütte kriz yaşamamızın sebebi maalesef süt fiyatının baskılanması. Enflasyonla mücadele ediyoruz ama süt üreticisi enflasyonun sebebi değildir.
Avrupa'da ortalama 0,55 Euro'lardan satılan çiğ süt bizde 0,37 Euro. Zaten 17,15 açıklandığı zaman da ortalama 13-14 liraya satıldı. Şu anda da aynı sorun devam ediyor. Büyük çoğunluk 18,35 TL’ nin altında alıyor. Üreticilerin üzerinden bir yem baskısı da var mesela. Yani siz bana sütünüzü bir ay boyunca satacaksınız. Eğer 100 bin TL’lik süt satıyor olacak olursanız benden 60 bin TL’lik yem almak zorundasın. Böyle şeyler de var. Büyük sanayiciler de bunu yapıyor. O ürünleri de üreticilere yüksek fiyattan, vadeli fiyattan alıp da veriyorlar. Kısacası her taraftan üretici maalesef sömürülüyor. Süt hayvancılığında kullanılabilecek her şeyi üreticilere satmaya çalışıyorlar. Bakanlığın hazırladığı TİP sözleşmesine göre yem satılacaksa tamamen üreticinin inisiyatifine bağlı olarak yani gönüllülük esasına göre oluyor. Ama işte bahsettiğim satılan sütün yüzde 70’i kadar benden yem alacaksın dayatması var. Rekabet Kurulu’nda soruşturmanın da ana başlığı ‘Süt sektöründe üreticiden süt alırken yem dayatması’ diye geçiyor. Süreç devam ediyor. Biz üretici tarafından talebimizi ilettik”.
İklim değişikliğinin de hayvan ve süt üretimine etkisi olduğundan bahseden Müslüm Doğru şöyle konuştu:
“Avrupa’daki kaba yem fiyatları meraların elverişli ve yağışlı olmasından dolayı bizden çok daha düşük. Bizim düzgün meralarımız yok. Kaba yemi biz tarlalarda üretiyoruz. Bu bahsettiğim kaba yem mısır silajı, buğday silajı, yonca, kuru buğday otu gibi otlar oluyor. Bir hayvan günde 50 kilo yem yiyorsa 35 kilosu kaba yemdir. Bu kuraklıktan dolayı bazı bölgelerde kısıtlamaya gidildi. Örneğin Konya Ovası’nda mısır silajı ekimi kısıtlandı.
Aynı tarlada 4 kere ürün ekip bunlardan biri mısır silajı olabilir diye bir genelge çıktı. Bu olmaması lazım çünkü üreticiyi hayvancılığa teşvik etmişsiniz, tarlalarda damla sulama yatırımları yapmışsınız ama bir anda mısır silajı yasaklanıyor. Kuraklık var ona göre hareket etmeliyiz ama çiftliklerin ve hayvanların mısır silajı ihtiyacını gidermemiz gerekiyor. Komple yasaklamaktansa daha planlı bir şekilde yapmalıyız. Bakanlığımız da bunun için çalışıyor. Biz de öneri sunduk. Mesela süt hayvancılığı yapıyorsa sağmal başına (sağılır hayvan başına) 1 dekar mısır silajı ekimine izin verilmesi. Ya kendi tarlasına ya da sözleşme veya kiralık olarak anlaşılıp bir yere ekilecek. Bunlara damlama şartı getirilsin gibi önerilerimiz oldu.
Ayrıca dane mısırı biz ithal edebiliyoruz, her yerden de bulabiliyoruz ama mısır silajını ithal etme şansınız yok. Çünkü o gün yeşil olarak biçiliyor ve çiftliğe götürüp bunu sıkıştırıp paketlemeniz ya da çukura koymanız gerekir. Yani mısır silajı ithalatı teknik olarak mümkün değil ama dane mısır ithalatı yapılabilir.”