ARINMAYA NİYET; İTİKAF

ARINMAYA NİYET; İTİKAF

            Recep ve Şaban Ayı’nın manevi atmosferinde ibadet hayatımıza kattığımız kazanımlarla girdiğimiz Ramazan ayı, kullukta zirveyi yakalayabileceğimiz ay olduğu için ayların sultanı olmayı hak etmektedir. Ramazan ayı içerisindeki Kadir Gecesi de idrak edilebildiği takdirde bir ömre bedel hayırları içerisinde barındırmaktadır. Cenabı Hakk’ın biz kullarına sunduğu bu manevi ikramları yakalayabilmek için bazen özel gayretler...

A+A-

            Recep ve Şaban Ayı’nın manevi atmosferinde ibadet hayatımıza kattığımız kazanımlarla girdiğimiz Ramazan ayı, kullukta zirveyi yakalayabileceğimiz ay olduğu için ayların sultanı olmayı hak etmektedir. Ramazan ayı içerisindeki Kadir Gecesi de idrak edilebildiği takdirde bir ömre bedel hayırları içerisinde barındırmaktadır. Cenabı Hakk’ın biz kullarına sunduğu bu manevi ikramları yakalayabilmek için bazen özel gayretler sarf etmek gerekmektedir. İtikaf ibadeti bu manevi ikramları yakalayabilmek için kendimizle, iç benimizle, ruh dünyamızla kurmamız gereken bağı  kuvvetlendiren çok kıymetli bir ibadettir.

            İtikaf, sözlükte “ibadet veya başka bir gaye için bir yerde kendini tutmak, kalmak, insanlardan tenha bir yerde kalmak, bir şeye bağlanmak, bir şey üzerinde ısrarla durmak” demektir. Dini bir kavram olarak itikaf, kulluk ve Allah’a yaklaşmak niyetiyle mescitte belli bir süre durmak, ikamet etmek, kurallarına uyarak inzivaya çekilmek demektir. Oruçlu bir kişinin umuma açık bir mescitte veya o hükümdeki bir yerde niyet ederek, kalbini dünyevi meşgalelerden arındırması ve kendini tedebbür, tefekkür, ibadet ve zikirle Yüce Allah’a teslim etmesi anlamına gelmektedir.

            İtikaf yapmak kökleri Hazreti İbrahim zamanına kadar giden bir ibadettir. Yüce Allah Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’e: “Tavaf edecekler, orada ibadete kapanacaklar (itikafa girecekler), rüku ve secde edecekler için beyti temizlemelerini emretmiştir.” (Bakara 2/125) İtikaf geleneği cahiliye döneminde de bilinmektedir. Hz. Ömer İslam’a girmeden önce Mescidi Haram’da itikafa gireceğine dair adak da bulunmuştu. Müslüman olduktan sonra bunu Hz.Peygamber’e sormuş O (sav) da adağını yerine getirmesini söylemişti.

            Resulullah (sav) Medine’ye hicretinden sonra vefat edinceye kadar Ramazan ayında mescitte itikafa girmiştir. Vefat ettiği sene yirmi gün itikafta kalmıştır. Girmekten vazgeçtiği itikafın kazası olarak Şevval ayında girdiği sene hariç diğer sekiz itikafını hep Ramazan ayında ve çoğunu da Ramazan’ın son on gününde gerçekleştirmiştir.

            Bakara Suresi 187. ayeti kerimesi oruçla ilgili hükümleri açıklarken itikafa girildiği günlerde eşlerle cinsel ilişkiyi yasaklamaktadır. Bu ayet Hz. Peygamber’in hayatında önemli bir yer tutan itikaf uygulamasının vahiy tarafından onaylanmasıdır.

            Şükreden bir kul olabilmek için hayatının her anını ibadetle süsleyen Allah Resulü Ramazan ayını en güzel şekilde değerlendirmeye özen gösterir, Ramazan’ın son on gününe ayrı bir önem verir, ibadet hususunda başka zamanlardakinden daha fazla gayret ederdi. Hz. Aişe’nin söylediğine göre Resulullah (sav) itikafa gireceği vakit Ramazan’ın son on gününün ilk gecesinden önceki sabah namazını kılar ve itikaf yerine giderdi. Kendisi bu değerli zaman dilimini ihya ettiği gibi ailesinin de aynı feyiz ve bereketten faydalanmasını ister ve geceleri aile fertlerini ibadet için uyandırırdı. (Buhari Fadlü Leyleti’l Kadr,5)

            Sahabeden Ebu Said el-Hudri, Hz.Peygamber’in itikafları konusunda bize şu bilgileri vermektedir. Resulullah  (sav) önceleri Ramazan’ın ilk on gününde itikafa girerdi. Sonra ortasındaki on günde itikafa girmeye başladı. Yirminci gece geçip de yirmi birinci geceyi karşıladığı zaman evine dönerdi. Onunla birlikte itikafa girenler de evine giderdi. Ancak bir Ramazan ayında evine dönmeyi itiyad edindiği gece mescitte kaldı. Çadırından başını çıkararak şöyle seslendi “Ben, o Kadir gecesini aramak üzere Ramazan’ın ilk on gününde itikafa girmiştim, sonradan ayın ortasındaki on günde itikaf yapmaya başladım. Ardından bana bu gecenin son on günde olduğu söylendi. Dolayısıyla sizden itikafa girmek isteyen (tekrar) girsin! Bunun üzerine cemaat de onunla birlikte itikafa girdiler. (Müslim, Sıyam)

            Allah Resul’ünün Hira ile başlayan hakikat arayışı Medine Mescidi’nde en güzel şekilde yaşanmış ve bizlere, itikaf sünneti olarak emanet bırakılmıştır. Bu sünneti yerine getirdiğimiz zaman bir süreliğine de olsa dünya telaşından uzaklaşarak kendimizi gözlemleyebilme, iç dünyamızı sorgulayabilme, hesaba çekebilme ve nefsimizi terbiye ederek arındırabilme imkanına kavuşmuş oluruz.

Sultan OKTAY (Fethiye İlçe Vaizi)

Bu haber toplam 277 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.