BÜYÜK TEHDİT

BÜYÜK TEHDİT

 Bir korku filmi düşünün her an her sahnede tüylerinizi ürpertecek olaylar çerçevesinde bulursunuz kendinizi. Galiba ülkemizde yaşanan bazı olaylarda korku filminden hallice. Şehrimizin ve ülkemizin en önemli geçim kaynaklarından olan turizmi bile etkileyecek boyutlara geldi. Deniz, kum, güneş üçlüsünü bozacak ayrıca doğal ekolojiyi zedeleyecek politikalarla karşılaşmak ne yazık ki sıradan bir durum gelir gibi oldu ülkemizde. Orman yangınlarının...

A+A-

 Bir korku filmi düşünün her an her sahnede tüylerinizi ürpertecek olaylar çerçevesinde bulursunuz kendinizi. Galiba ülkemizde yaşanan bazı olaylarda korku filminden hallice. Şehrimizin ve ülkemizin en önemli geçim kaynaklarından olan turizmi bile etkileyecek boyutlara geldi. Deniz, kum, güneş üçlüsünü bozacak ayrıca doğal ekolojiyi zedeleyecek politikalarla karşılaşmak ne yazık ki sıradan bir durum gelir gibi oldu ülkemizde.

 Orman yangınlarının ardından doğayı tekrar eskisi gibi göstermek yerine o bölgeye otel veya bina dikmek kimin aklına gelirdi ki? Bunun en büyük örnekleri Bodrum’da mevcut. Ancak bizi asıl endişelendiren geri dönüşü olmayacak doğal afetler. Denizlerin kirlenmesi ve kirletilmesi faktörünü göz önünde bulundurduğumuzda Marmara denizinde yaşanan Müsilaj (deniz salyası) durumu pekte iç açıcı değil. Müsilaj denen olay denizlerde bir anda olmuyor, uzun yılların birikimiyle denizin artık kaldıramayacağı yüklerin ortaya çıkmasıyla meydana geliyor. Marmara bölgesi bir çok sanayi ve insan popilasyonun fazla olduğu bir bölge, bu birliktelik elbette ki denize atık olarak geri dönüşüyor uzun yıllardır. Bu atıklar sanki ev temizliği yaparken tozun halının altına atılması gibi üstü kapatılarak yapılmakta. Halının altına atılan toz elbette gözle görülemez ve ortalık temiz gözükür. Ancak o tozların bir gün taşacağı kimsenin aklına gelmedi sanırım. Ya da kimse biz ne yapıyoruz ilerde ne gibi bir sorunlar ile karşılaşırız diye düşünmedi mi? ARGE çalışmaları neden var? Belki de o sanayilerin elde edeceği gelir denizlerimizden daha kıymetlidir. Belki de su arıtma tesislerine yapılacak yatırımlar yerine başka projelere yatırım yapılmalıdır. Kim bilir denizimizden daha önemli şeyler vardır belki. Ama sizi şunu söylemeliyim ki denizimizden ve doğamızdan daha önemli hiçbir şey yok. Ülkemizin cennet gibi bir ekolojik yapısı varken de bunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Bataklığı kurutmadan yapılan temizlik sadece geçici bir temizliktir. Esas alınması gereken tedbir denizimin ve doğanın korunmasıdır. Şuan sadece Marmara bölgesinde görünen müsilaj yarın bir gün Ege ve Akdeniz kıyılarını vurduğunda dönüp kendimizi mi suçlayacağız yoksa hükümeti mi? Bundan sonra turistler gelmediğinde, artık girecek bir denizimiz kalmadığında mı aklımız başımıza gelecek diye düşünmüyor değilim. Yapılması gereken çok basit. Denizimizi ve doğamızı kirletmemeliyiz ki doğada bize küsmesin. Belki de çoktan küsmüştür. Artık gözümüzü açıp büyük önlemler almanın zamanı geldi. Acilen Marmara bölgesinin sıkı denetime alınıp bu illetten bir an önce kurtarılması için acil çalışmalar başlatılması gerekiyor. Yalnızca buz dağının görünen kısmına değil temeline de inilmesi gerekiyor. Doğayı kirleterek elde edilen onca gelir şimdi doğayı temizlemek için harcanıyor. Şu unutulmamalıdır ki doğa parayı sevmez. Ama bizler denizimizi doğamızı çok seviyoruz. Denizler bizim için sadece yüzmeye gittiğimiz yerler değil aynı zamanda bizim psikoloğumuz, dert ortağımız ve saatlerce bakmaya doyamadığımız mas mavi cennetimiz. Sen onlara boyun eğme çünkü biz senin her zaman yanında olacağız İyi ki varsın deniz.

Bu haber toplam 234 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.