MERHAMET

MERHAMET

            Sözlükte acıma duygusu, bu duygunun etkisiyle yapılan iyilik, lütuf anlamında isim olarak kullanılan merhamet ve aynı manadaki rahmet kelimeleri öncelikle Allah’ın bütün yaratılmışlara yönelik lütuf ve ihsanını ifade etmekte, bunun yanında insanlarda bulunan, onları insanların ve diğer canlıların sıkıntıları karşısında duyarlı olmaya ve yardım etmeye sevk eden acıma duygusunu belirtmektedir.            İslami...

A+A-

            Sözlükte acıma duygusu, bu duygunun etkisiyle yapılan iyilik, lütuf anlamında isim olarak kullanılan merhamet ve aynı manadaki rahmet kelimeleri öncelikle Allah’ın bütün yaratılmışlara yönelik lütuf ve ihsanını ifade etmekte, bunun yanında insanlarda bulunan, onları insanların ve diğer canlıların sıkıntıları karşısında duyarlı olmaya ve yardım etmeye sevk eden acıma duygusunu belirtmektedir.

            İslami kaynaklarda merhamet kavramı genellikle rahmet kelimesiyle ifade edilir. Ancak Türkçe’de merhamet, hem Allah’a hem insanlara; rahmet ise özellikle Allah’a nispet edilerek kullanılır.

            İslam dini rahmet ve merhamet dinidir. Dinimiz; bütün insanlığı Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ın varlık ve birliğini kabule ve Ona ibadet etmeye çağırmaktadır. “Rahmeti ve merhameti çok” anlamında olan “Rahman” ve “Rahim” Allah’ın Esma-i Hüsna’sından/güzel isimlerindendir. Bu isimler Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde zikredilmektedir.

            Rahman; Rahmetin en yüce derecesine sahip olan, sonsuz rahmet sahibi, mahlukatın her türlü iyilik ve ihtiyaçlarını esirgemeden ihsan eden demektir.

            Yine aynı kökten gelen Rahim ise; mü’minlere şefkat eden ve onlara her türlü iyilik ve ihsanda bulunan demektir. Bu isimler onun rahmetinin çokluğunu ve kullarına pek merhametli olduğunu ifade eder. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz; ”Benim rahmetim her şeyi kaplamıştır, her şeyi kuşatmıştır” buyurur.(Araf, 156)

            Peygamber Efendimiz’de; “Eğer kafirler Allah katındaki rahmetin derecesini, çokluğunu bilselerdi cennetten ümit kesmezlerdi” buyurmuştur.(Müslim, Tevbe, 23)

            Yüce Rabbimiz, “Rahman” ismi gereği canlı-cansız, insan-hayvan, mü’min-kafir, bütün yaratılanlara merhamet eder. Rahim ismi ile de ahirette mü’minlere rahmetiyle muamele edecektir.

            Müslüman, her hayırlı işe başlarken besmele çeker. Bunun anlamı: “Ben bu işime, rahmet ve merhameti bol olan Allah’ın adıyla, onun ismini anarak başlıyorum, onun rahmet ve merhametine sığınıyorum. Onun yardım ve inayetini diliyorum.” demektir. Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle Allah “Erhamurrahimin” (Merhametlilerin en merhametlisidir). Bu konuda Sevgili Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Allah, rahmeti yüz kısma bölüp 99’unu kendisine bıraktı, bir parçasını da yeryüzüne indirdi. İşte o bir parça rahmet yüzündendir ki canlılar birbirlerine merhamet ederler. Hatta at bile yavrusunu emzirirken ona değmesin diye ayağını kaldırır. (Buhari, Edep, 19)

            Allah’ın gönderdiği kutlu elçiler/peygamberler de ümmetlerine ve bütün insanlara karşı çok şefkatli ve merhametlidirler. Çünkü onlar insanların irşadı, dünya ve ahirette mutlu olmaları için gönderilmişler, hayatlarını buna vakfetmişlerdir.

            Sevgili Peygamberimiz’de rahmet peygamberidir, sadece insanlara değil, bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.

            Mü’minlere özel şefkati ve merhameti vardır. Allah’u Teala “Size kendi aranızdan öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz O’na çok ağır gelir. Kalbi sizin için titrer, mü’minlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe, 128) buyurur.

            Kendisine eziyet edenlere bile lanet etmemiş, onların hidayeti için dua etmiştir. Peygamberimiz, özellikle çocuklar, kadınlar, yetimler, kimsesizler, yaşlılar ve zayıflar konusunda çok hassas davranmış, bu kimseler merhameti Muhammediyeden en büyük pay sahibi olmuşlardır. İşte bu merhametinden dolayı Resullullah bazen namaza başlar, namazını uzun tutmak ister, fakat namaz esnasında bir çocuğun ağlamasını işitince çocuğa ve annesine karşı duyduğu şefkat ve merhametinden dolayı namazını kısa keserdi. (Buhari, ezan, 65)

            Allah, insanların merhametli olmasını ister. Bakalım, insanlar Allah’ın, peygamberin ahlakıyla ahlaklanacaklar mı? bunu görmek ister.

            Hz. Peygamberin “İnsanlara merhamet etmeyenlere Allah da merhamet etmez.”,“Merhamet etmeyene merhamet edilmez” şeklindeki hadislerini bir de böyle düşünelim.

            Hz Peygamber; mü’minleri birbirini sevmekte, birbirine acımakta, organlarından biri hastalandığında diğerlerinin de bu yüzden elem çekip uykusuz kaldığı vücuda benzetmiştir. Hiçbir zaman çocuklarını öpmediklerini söyleyenlere, ”Allah kalplerinizden merhamet duygusunu çekip almışsa ben ne yapabilirim.” diyerek üzüntüsünü belirtmiş, müslümanların her alanda ilişkilerini sevgi, merhamet, yardımlaşma ve dayanışma yönünde geliştirmelerini, sıkıntılarını paylaşmalarını emretmiştir. Aynı duyarlılığı hayvanlar konusunda da göstererek zor durumdaki bir hayvanı kurtaran kişinin bu sayede cenneti hak ettiğini, bir hayvanı ölüme terk edenin de cehennemlik olduğunu bildirmiş, atış talimi yaparken canlı hayvanı hedef alanları lanetlemiştir. Hadis kaynaklarımızda yüzlerce örneği bulunan bu tür hadisler, islamın bir merhamet dini olduğunu gösteren belgelerdir.

            Kur’an-ı Kerim’e ve Hz. Peygamberin mübarek sözleri ile örnek hayatına genel bir bakışla bakıldığı zaman islam dininin insanlar, hayvanlar, bitkiler velhasıl bütün canlı ve cansız varlıklarla ilişkilerde rahmet, merhamet ve şefkati emir ve tavsiye ettiği ve böylece insanlar arasında bir “rahmet ve merhamet ahlakı” oluşturmayı hedeflediği anlaşılır.

            Anne-baba ve büyüklere saygı ve iyilik, sıla-i rahim, yaşlılara, yoksullara, hastalara, bakıma muhtaç engellilere, dul ve yetimlere, kimsesizlere, yolda kalmışlara yardım; hayvanlara şefkatle muamele, tabiat ve çevreyi hor kullanmama gibi konularda ortaya konan pek çok dini emir ve tavsiye, İslam’ın rahmet ve merhamet ahlakının temel parçalarını meydana getirmektedir.

            İslam’ın merhamet eğitiminden geçmiş mü’min, başta ailesi, akrabaları, komşuları ve çalışma arkadaşları olmak üzere toplumun her kesimiyle sağlıklı bir ilişki ve iletişim içinde olur. Mümkün olduğunca çatışmadan, kavgadan ve stresten uzak bir hayat sürdürür. Sevgi dolu yüreğinde kine, nefrete, düşmanlığa, fesada ayıracak yer bulamaz.

            Hz. Mevlana’nın dediği gibi: “Öfke ve kızgınlıkta ölü gibi, şefkat ve merhamette güneş gibi olur.”

Yusuf YAŞAR

Milas İlçe Müftüsü

Bu haber toplam 235 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.