ORUCUN AHLAKÎ BOYUTU

ORUCUN AHLAKÎ BOYUTU

Oruç ibadeti diğer ibadetler gibi kulluğun göstergesi ve Rabbimize şükrümüzün nişanesidir. Emre icabettir oruç, "Ya Rabbi! Tüm varlığın, kâinatın sahibi sensin, sen izin vermediğin sürece helal olana bile elimi uzatmam, sen ne dersen o" demektir.            Kulluk, gönülden, ihlas ve samimiyetle itaati gerektirir. İbadetler bir takım sekil şartlarını gerektiriyor olsa da, halis bir niyet, ihlas ve samimiyet olmaksızın yapılan ibadetin Hak...

A+A-

Oruç ibadeti diğer ibadetler gibi kulluğun göstergesi ve Rabbimize şükrümüzün nişanesidir. Emre icabettir oruç, "Ya Rabbi! Tüm varlığın, kâinatın sahibi sensin, sen izin vermediğin sürece helal olana bile elimi uzatmam, sen ne dersen o" demektir.

            Kulluk, gönülden, ihlas ve samimiyetle itaati gerektirir. İbadetler bir takım sekil şartlarını gerektiriyor olsa da, halis bir niyet, ihlas ve samimiyet olmaksızın yapılan ibadetin Hak katında bir karşılığı ve geçerliliğinin olmadığını Hz. Peygamber (s.a) pek çok hadis-i şerifinde ifade etmiştir. Yaptığımız ibadetlerin Rabbimiz katında makbul olması birtakım sekil şartlarının yanında, o ibadetin kulluk bilinci, ihlas ve samimiyet ile yapılıp yapılmadığına bağlıdır.

            Oruç, Allah Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınasınız diye sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı." ( el-Bakara, 183) hitabıyla mü'minlere farz kılınmış, Hz. Peygamber'in meşhur hadislerinde (Buhârî, “îman”,2, 34, 37, 40; Müslim, “îman”1, 19-22) islam'ın beş temel esasından biri olarak sayılmıştır. Peygamber Efendimiz birçok hadisinde orucun faziletini açıklarken bu ibadetin ahlaki boyutuna yani kişinin ahlakını güzelleştirmedeki eğitici rolüne dikkat çekmiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “ Oruç (kişiyi kötü davranışlardan koruyan) bir kalkandır. O halde sizden biri oruçlu olduğu gün, sakın çirkin söz söylemesin, cahilce davranışlarda bulunmasın. Şayet biri ona söver, hakaret eder veya onunla dövüşe kalkarsa; “ben oruçluyum desin”. (Buhârî, “Savm”,2) Bir başka Hadis-i şeriflerin de ise, “Yalan sözü ve yalan sözle iş yapmayı bırakmayan kişinin yiyip içmesini terk etmesine Cenab-ı Hak değer vermez, O’nun buna ihtiyacı yoktur” buyurmuşlardır. (Buhârî, “Savm”, 8)

            Kulluk bilinci ile tutulan oruç öncelikle bu bilinci daha da güçlendirir, tazeler. Sadece Yüce Allah'ın emri olduğu için en temel ihtiyaçlarından belli bir sürede olsa uzak duran insan kulluk bilincini derinden hisseder. Bu varlığın sahibinin Yüce Yaratıcı olduğu, elindeki, ulaşabildiği tüm nimetlerin bir emanet olduğu ve ancak bu nimetlerin asıl sahibinin izni ile onlardan istifade edebileceği şuurunun doruk noktasıdır oruç.

            Oruç dışında yeme içmenin helal olduğu mübah sayılan şeylere oruçlu iken el uzatmamak ve bununla birlikte oruçlu iken yalan, iftira, gıybet vb. günahlardan da sakınmak, diğer vakitlerde de günahlardan sakınmamız gerektiğini öğretir bize. Çünkü oruç tutarken işlenen günahlar nasıl oruç ibadetimizi manevi bakımdan ifsat ediyor ve Peygamber efendimizin tabiriyle tutulan oruçtan elde kalan açlık ve susuzluktan başka bir şey olmuyor, çekilen sıkıntı heba olup sevap namına bir kazanç elde edilmiyorsa işlenen her türlü günah ta hem dünyamızı, hem ahiretimizi ifsat eder. Sevapları, iyilikleri alıp götürür, ömrümüzü heba eder, yapılan güzel işleri rüzgârın önünde uçuşan çer-çöpe dönüştürür.

            Ramazan ayı gündüzüyle, gecesiyle neredeyse ibadetle ruhlarımızı yıkadığımız gönül sarayımızda lambaları sönen odalarımızın yeniden ışıklandığı şevkle ve hevesle ibadete koştuğumuz bir aydır. Öyle ki o ibadet neşesini küçücük çocukların bile yaşadığını, ne yaptıklarının farkında olmasalar da sahura kalkmak, teravihe gitmek için çırpındığını görürüz. Her ne kadar diğer zamanlarda ibadetlerimizi yapıyor olsak da, Ramazan ayı orucu, teravih namazı, mukabelesi, fitre ve zekâtıyla bir ibadetten diğerine hevesle koştuğumuz bir aydır ve bu ay bize ibadetten manevi lezzet almayı öğretir.

            Oruç bize hem ibadetlerde devamlı olmak hem de günahlardan sakınma noktasında sabrı öğretir. Sırf Rabbimizin rızası için nefsin isteklerine helal bile olsa dur diyebilmeyi, bu istekleri helal kılınan zamana erteleyebilmeyi öğretir.

            Oruç bize fakir ve ihtiyaç sahibi kardeşlerimizin halini hissedebilmeyi öğretir "Tok açın halinden anlamaz" demiş atalarımız. Oruç tutarken gün boyu açlık ve susuzluğu bizzat yaşamak, bu durumda olan insanların çektiği sıkıntıyı az da olsa tatmak, o kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıyı anlamayı, empati yapabilmeyi öğretir. Teşbihte hata olmasın hani Nasrettin Hoca damdan düşmüş "ne istersin ?" demişler, "bana damdan düşen birini getirin demiş". Damdan düşeni en iyi damdan düşen anlar. Duygular anlatılmaz yaşanır. Kulluk şuuruyla tutulan oruç, zorda olan kardeşlerinin halini anlamayı öğretir; iftar sofralarında, israf sofrası değil, kardeşlik sofrası kurdurur.

Rabbimizin rızasına uygun, kulluk şuuruyla tutulan oruç bizi eğitir, değiştirir, bu dünyadaki kemale erme yolculuğumuzda, bizi cennete layık bir kul eyler. Rabbim oruçlarımızı rızasına uygun olarak tutmayı, oruçlarımızla O’nun rızasını kazanmayı nasip etsin. Hayırlı Ramazanlar.

Bu haber toplam 460 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.