SABIR ve ORUÇ

SABIR ve ORUÇ

Sabır ‘’Üzüntü, başa gelen sıkıntı ve belalar karşısında direnç gösterme, olumsuzlukları olumlu kılmak için gösterilen metanet.’’[1] olarak açıklanmaktadır. Müfredât’ta ise ‘’Sabır; nefsi aklın ve şeriatın gerektirdiği şekilde ya da bu ikisinin nefsin kendisinden alıkonmasını gerektirdiği şeylerden hapsedip alıkoymak; tutmak veya menetmek.” anlamında kullanılmıştır.[2]Oruç ise sözlükte ‘’Bir şeyden uzak durmak, bir...

A+A-

Sabır ‘’Üzüntü, başa gelen sıkıntı ve belalar karşısında direnç gösterme, olumsuzlukları olumlu kılmak için gösterilen metanet.’’[1] olarak açıklanmaktadır. Müfredât’ta ise ‘’Sabır; nefsi aklın ve şeriatın gerektirdiği şekilde ya da bu ikisinin nefsin kendisinden alıkonmasını gerektirdiği şeylerden hapsedip alıkoymak; tutmak veya menetmek.” anlamında kullanılmıştır.[2]

Oruç ise sözlükte ‘’Bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak.’’ anlamına gelir.

Serahsi’nin deyimi ile ‘’Belirli kimsenin belirli zamanlarda belirli fiillerden uzak durmasıdır.”

Sabır ve orucun tanımlarına bakarsak aslında bu iki kelimenin anlam bakımından birbirlerine ne kadar yakın olduğunu görürüz.

Oruç, Allah’ın emretmesi ile kulun kendisine normal zamanlarda serbest olan bazı fiilleri (yeme, içme, cinsel ilişki) yasaklaması, kendisini o fiillerden alıkoymasıdır.

Sabır, insana oruç ibadeti için direnç sağlarken, oruç ise bireyin kendisine olan güveni artırarak aslında ne kadar sağlam bir iradeye sahip olduğunun farkına varmasını sağlar.

Böylelikle birey oruç tuttuğu zamanlarda geliştirdiği sabır sayesinde kendisine olan güvenini de arttırmış olur.  Herhangi bir zorluk karşısında, ben Allah’ın bir emri karşısında yemeden, içmeden, nefsimin heva ve hevesinden vazgeçmişim, bu zorluk karşında mı yıkılacağım, diyerek oruçluyken kazanmış olduğu direnci (sabrı) hayatının farklı zamanlarında da kullanma yetisi elde eder.

Bu bağlamda oruç ile sabır arasında anlamlı bir bağ vardır. İnanan kişi her türlü imkanlar elinde olmasına rağmen, sabrederek kendisinden yasakların kaldırılacağı zamanı beklemekte ve davranışlarına, kendisine sunulan nimetlere karşı normal zamanlarda zorlanacağı, süregelen alışkanlıklarına çekidüzen vermektedir. Açlığa, susuzluğa, gece uykusunu bölüp sahur için uyanmaya, ibadetlerini fazlalaştırmaya azim göstererek hayatında önemli değişikliklere gider. Bireyin bu değişiklikleri başarması kendisine olan güvenini arttırır.

Es-Sabur olan Allah, kullarına “Sizi mutlaka imtihana tabi tutacağız, ta ki içinizden cihada çıkanları ve sabredenleri belirleyinceye ve  haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.”[3] buyurur. Bir diğer ayette mealen “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla mallarınızdan canlarınızdan, ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele.” [4] diye haber vererek kullarını zorluklarla imtihan edeceğini bildirmiştir. Oruçlu kişi oruçlu olduğu süre içerisinde Rabb’inin rızasını kazanmak için imtihanda olduğunun bilincindedir.  Rabb’inin rızasına kavuşmak için kendisine haz veren hatta bedeninin ihtiyaç duyduğu yeme içme gibi yaşamsal gereksiniminden nefsini alıkoyarak sabrın zirvesine çıkar.  Hiçbir fiziki denetim olmadan kimsenin görmediği yerlerde bile iradesi kırılmaz, Rabb’ine verdiği sözü yerine getirir.

 İnsanlara en güzel rol model Hz. Peygamber “Kim yalan konuşmayı ve yalan dolanla iş yapmayı terk etmezse Allah, o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına kıymet vermez.”[5] buyurmuştur. Bir diğer hadisinde ise “Hiçbiriniz oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimseyle çekişmesin. Eğer biri kendine söver veya çatarsa ‘Ben oruçluyum.’ desin.”[6] uyarısı ile insanların günlük hayatta karşılaşacağı çirkin davranışlar karşısında veya kendisinin yapabilme olasılığı olan kötü davranışları engellemede oruç ve sabır sayesinde başarıya ulaşma yöntemini bizlere göstermiştir.

Kısacası insanın dünyanın ve ahiretin nimetlerini elde edebilmesi, hayatını huzur ve esenlik içinde geçirebilmesi için başına gelebilecek sıkıntı ve zorluklara karşı direncine (sabrına) bağlıdır. Hastalık, başa gelen musibet, kavga, öfke, uyumsuzluk ve umutsuzluk gibi pek çok olumsuzlukla karşılaşan insan, aslında hayatının her zaman istediği gibi güzel bir doğrultuda gitmeyeceğini anlar ve her daim afetlerle, zorluklarla, meşakkatlerle karşılaşacağını hesap eder. Bu olumsuzlukların üstesinden gelebilmenin yolunun  sabır olduğunu, sabrın da ancak “Allah’ın yardımıyla”[7] kazanılacağının farkına varır. Ömrünün geri kalanında zihninin köşesindeki, Rabb’inin o muhteşem müjdesini daima canlı tutar: “Sabredenleri müjdele! “[8]

[1] Çağrıcı, 2008:337

[2] Müfredât, Râğıp el-isfahani, 2007:839-841

[3] Muhammed 47/31

[4] Bakara 2/155

[5] Buhari, Savm 8 Edeb 51

[6] Buhari, Savm 9

[7] Nahl 16/127

[8]Bakara 2 /155

Bu haber toplam 474 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.