Kültür ve Turizm Bakanlığı, 'Kültürel', 'Doğal' ve 'Kültürel-Doğal' kategorilerinde listeye girmeye lâyık birçok değerimizin dosyasını Dünya Miras Komitesi'ne sunmak için yoğun bir çalışma başlattı. Geçtiğimiz hafta Sardes Antik Kenti ve Bin Tepeler Lidya Tümülüslerinin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesi, bu hedefin gerçekleşmesi anlamında umut oldu.
1985'ten bu yana geçen 40 yıllık bir süreçte Türkiye'nin birçok şehri listeye kabul edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklaması üzerine
Türkiye Yüzyılının ana başlıklarından biri 'Değerlerin Yüzyılı-Kadim Hazinemiz' çerçevesinde belirlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptığı açıklamada Sardes Antik Kenti ve Bin Tepeler Lidya Tümülüsleri’nin Listeye geçtiğimiz hafta kabul edildiğini ve Türkiye'nin 22'nci gururu olduğunu söyledi.
UNESCO’nun 17 Ekim-21 Kasım 1972 arasında Paris’te toplanan 17. Genel Konferansında, 16 Kasım 1972'de Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına dair sözleşme kabul edildi. O tarihten itibaren, kültürel, tarihi ve fiziki öneme sahip yerler UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde korunma altına alınıyor. Böylelikle evrensel değerlere sahip ve bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması amaçlanıyor. Bunun için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla uluslararası bir çalışma yürütülüyor. Uluslararası farkındalık kazandırılan yerler, yerli ve yabancı turistlerin bölgeyi ziyaret etmesine olanak sağlıyor. Dolayısıyla turizm sektörü olduğundan daha yüksek gelir elde ediyor. Listeye giren yerler için UNESCO kendi fonundan finansal destek imkânı da veriyor.
Muğla, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan şehirler arasında yerini alıyor. Coğrafi güzellikleriyle yerli ve yabancı misafirlerin en çok tercih ettiği şehirlerden biri olan Muğla, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde XANTHOS – LETOON kentiyle giriyor. XANTHOS – LETOON Fethiye’ye 46 kilometre uzaklıkta, Kınık köyü yakınlarında bulunuyor. Antik Çağda Likya’nın en büyük idari merkezlerinden biri olan Xanthos, M.Ö. 545’te Perslerin egemenliğine girene kadar bağımsızlığını sürdürürken bundan yaklaşık olarak yüz yıl kadar sonra tamamıyla yandığı biliniyor. Bu yangından sonra tekrar inşa ediliyor ve M.Ö. 2'nci yüzyıla kadar Likya Birliği'nin başkenti olma görevini üstleniyor.
Kent; daha sonra Romalıların, ardından Bizans egemenliğine giriyor. 7'nci yüzyıldaki Arap akınlarına kadar Bizans egemenliğinde kalan Xanthos-Letoon'daki yapılarda; Likya gelenekleri, Helenistik ve Roma dönemi etkileri görülüyor.