Asiye Kemik

Asiye Kemik

'ADAM OLMAK' SÖYLEMİYLE TEKRAR TEKRAR ÜRETİLEN ATAERKİLLİK

A+A-

Hem özel alan hem de kamusal alanda çokça hissediyor olduğumuz ataerkillikten çok kısa bahsetmek istiyorum bu hafta. Zira Türkiye toplumunu göz önünde bulundurduğumuz zaman, ataerkil bir ağın tam ortasında sosyalizasyona uğramış/uğruyor olduğumuz gerçeği her gün -bazen farklı formlarda da olsa- bir şekilde yüzümüze çarpmakta. 
Peki nedir bu ataerkillik? 
Ataerkil toplumsal sistemin belirleyici bazı özellikleri olmakla birlikte, en belirgin olanı; kadının  hem kamusal alandaki hem de özel alandaki faaliyetlerinin erkek tarafından  kontrol edilmesidir en basit haliyle. Zira ataerkilliği daha iyi analiz edebilmek için ataerkilliğin özünü oluşturan hegemonik erkeklik, erkeklik ve erk kavramlarının daha ayrıntılı bir biçimde incelenmesi gerekmektedir. Çünkü kadınların ‘ezilmişliğini’ nasıl yaşadığını  anlamak kadar , erkeklerin eril iktidar konumlarını nasıl sürdürdüklerini ve tahakkümü nasıl inşa ettiklerini anlamak da önemlidir. (Fakat bu yazıdaki amaç kullandığımız dil ile ataerkilliği yeniden ve sürekli olarak üretiyor olduğumuzu örneklendirmek ve dilimizdeki kodlara dikkat çekmektir.)
Erkek egemenliğini haklı göstermenin ideolojisi olan ataerkil toplumsal sistemin, kendine özgü bir dili olduğu su götürmez bir gerçektir çünkü. Örneğin; bundan bir kaç gün önce hemcinsimin bir paylaşımına denk geldim. Paylaşımın özündeki amaç erkek egemenliğini eleştirmek, -eleştirilere katılmamak mümkün değil-. Lakin paylaşımın sonundaki “...sizi el üstünde tutacak adam gibi adamlar var” cümlesi, ataerkilliğin özellikle  dil sayesinde yeniden ve yine, sürekli üretildiği gerçeğini gözler önüne sermektedir. Çünkü cümledeki “adam gibi adam” cinsiyetin erkeğini temsilen kullanılan bir ‘adam’ değil, içi mertlik, dürüstlük, doğruluk gibi kavramlarla doldurulmuş olan bir ‘adam’. Burada beni rahatsız eden unsur, ‘adam’ın direkt bu sıfatlara denk bir biçimde kullanılıyor oluşu ve bazı sıfatların erkekler üzerinden, bazılarının ise kadınlar üzerinden ele alınıyor olması. (Çok fazla uzatmayacağım -şuan için- aslına bakarsanız en zoru da uzatmıyor olmak benim için.) Siz ne düşünürsünüz bilemem ama benim literatürümde adam olmak demek, cinsiyetin erkeğini temsil eden demek, daha fazlası demek değil, bu kadar net…
***
Son olarak belirtmek gerekirse; ataerkil sistemin bazı cinsiyetçi söylemler üzerine inşa edilmiş olması, bireylerin bütün yaşamları boyunca, ‘normal erkek’ ve ‘normal kadın’ olabilmek için uymaları gereken kriterleri de belirlemekte ve pek çoğumuz da bunları içselleştirmekteyiz. Dolayısıyla içselleştirmiş olduğumuz ataerkil ağın parçacıklarını ‘kadınlık’ ve ‘erkeklik’ deneyimlerimize taşımakta ve çoğu zaman bunu farkında olmadan yapmaktayız. 
İçinde iktidar ilişkilerini barındıran, içselleştirilmiş olan ataerkil pratikler, her ne kadar kadınların alanlarını kısıtlıyor gibi görünse de, daha geniş bir perspektifte bakıldığı zaman; bu pratiklerin yalnızca kadınların değil, aynı şekilde erkeklerin alanlarını da kısıtladığı görülmektedir. Zira ataerkilliğin özünü oluşturan hegemonik erkekliğin yalnızca kadınlar üzerinde değil diğer erkeklikler üzerinde de iktidar kurma çabası ile karşı karşıya kalmaktayız.
(Diğer erkeklikler ve söz konusu çaba da bir sonraki yazıya kalsın o halde) 
İnsan gibi insan olma, insanca bir yaşam temennisiyle...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.