ERSİN TURAN

ERSİN TURAN

EL ÖPME SANATI

A+A-

El öpmenin nedenini küçükken hep merak ederdim.

Bayramlarda özel günlerde ya da eve gelen yaşlı misafirlerimizin olsun sokakta gördüğümüz bir büyüğümüz olsun, öğretmenlerimiz olsun onların ellerini öperdik.

Başımızı okşarlardı.

Bizde sevinirdik.

Fakat yaş ilerledikçe aklımız erdikçe birde baktım ki bu el öpme saygıdan öte bir sanat olmaya başlamış.

Bazıları her nedense birilerini görünce sanki koşar adımlarla ya da ilk önce ben öpeyim dercesine bir koşuşturma içerisinde çalışırlar el öpmek için.

Bunun nedeninin saygıdan mı? sevgiden mi? olduğunu anlamakta hep güçlük çekiyorum.

Örneğin bir siyasetçiyi ele alırsak.

Seçenler tarafından sevilmiş taktir edilmiş ve seçilmiş.

Seçilmek istediği makama gelmiş.

Ardın dan kendini, seçen ve seçmeyenlere karşı olan tavrını hiç bozmadan korumuş.

O kişi devamlı kazanır.

Hani bir fıkra vardır.

Oğlu vali olmuş. Babası ziyaretine gelince ayaklarını masaya atıp ‘’baba bak ben Vali oldum’’ deyince. Babası da ‘’Oğlum Vali olmuşsun ama adam olamamışsın’’ demiş.

Bu tür kişiler de saygıyı sevgiyi hep kaybeder.

Hani dedik ya seçilmiş siyasetçi diye.

İşte o siyasetçi gerçek karakterini hiç kaybetmemiş ise gerek makamında gerekse dışarıda kendinden büyük birini gördüğünde koşarcasına değil de yakasını ilikleyip o kişinin elini bir sıcak duygu içerisinde öpüp ardından da ‘’NASILSIN’’ diye gönlünü alabiliyorsa ben o kişiye ADAM derim.

Fakat birde saygının yanı sıra hasbelkader bir yerlere gelmiş ve hiç anlamadığı bir makama ulaşmak için ne yapacağını bilmeyen saçma sapan işlerle uğraşıp koşar adım herkesin eline sarılan kişiler vardır.

Nereye nereden geldiğini unutmuş.

En yakınındaki kişileri bile satmış.

Gönül kırmış. ‘’Olmayacak duaya amin demiş’’.

Ha bire şapur şupur el öpen.

Şimdi bu Saygı mı? Yalakalık mı ?diye soracak olsanız.

İşte ben bu tip kişilere de YALAKA derim.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar