Sanırım en doğru başlangıç bu olmalı. Hemen konuya girmeyi, konuşmakla tükenmez mevzuları söylemeyi pek uygun bulmadım. Ona zaten yeterince vaktimiz olacak. Öncelikle size merhaba diyorum. Bu köşede bir vatandaş olarak sesiniz olmaya çalışacağımı söylüyorum. Bunu da büyük harflerle söylüyorum. BİR VATANDAŞ OLARAK. Bu bakımdan kuru siyaset ya da içi boş bürokratik söylemlerde bulunmayacağım. Dolayısıyla ilginizi çekmeyebilir. Çünkü dediğim gibi vatandaş olarak yazacağım. Burada bir parantez açıp bana bu fırsatı veren Gazete Zeybek’e teşekkür etmek istiyorum. Umarım işgal ettiğim bu köşenin hakkını veririm ve teşekkürümü somut olarak gösterebilirim. Şimdi gelelim aklımı kurcalayan, merak ettiğim ve kendimce cevaplar bulduğum bir meseleye.
***
Muğla Belediyesi Geleceği Düşünüyor
Başta da belirttiğim gibi vatandaş olarak bulunduğum ildeki, beni doğrudan etkileyen olaylara değineceğim. Yani kendi kapımın önünü temiz tutmaya çalışacağım. Biliyorsunuz tüm dünyayı etkileyen bir virüs var. Bu virüse karşı her ülke kendince önlemler alıyor. Kimi illerde sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bu konuda Muğla’da da son derece etkin bir mücadele sürdürülüyor. Normal bir aklın üretebileceği basit bir yöntem değil bu. Harükulade bir düşüncenin ürünü. Amaç ‘Yaşanılabilir Bir Muğla’. Pekiyi gelecekte daha muhteşem bir Muğla düşünen belediye ne yapıyor? Suları kesiyor. Neden? Tabii ki temizliği bırakalım, virüsle yiğitçe, göğüs göğüse çarpışalım diye. Sonuç: Kalan sağlar bizimdir. Yani biraz da filozofça bir akılla Nietzsche’den de ilham alarak ‘Beni öldürmeyen şey güçlü kılar.’ anlayışı var. Dolayısıyla Muğla güçlü bir nesille geleceğe güvenle ilerleyecek. Bir vatandaş olarak bu filozofça düşünceyi ilk başta kavrayamadım. Hem nasıl bilebilirim ki? Soru sorunca başka yanıtlar alıyorum. Bu durumda nasıl öğrenip de kendimi geliştirebilirim. Çok şükür bilişim çağındayız da internet var. Yoksa altyapının bile olmadığı Muğla’da üst yapı nasıl geliştirilebilirdi ki?