Halk arasında; bazı hastalıklar için ‘öldürmez ama süründürür’ tabiri kullanılır. Belki de bu duruma en çok uyan Ürolojik hastalık ‘Kronik Prostatit’dir. Elbette her hastalığı en iyi çeken anlar ama kronik prostatitli hastaların durumunu bir başkasının anlaması gerçekten imkansızdır.

Halk arasında; bazı hastalıklar için ‘öldürmez ama süründürür’ tabiri kullanılır. Belki de bu duruma en çok uyan Ürolojik hastalık ‘Kronik Prostatit’dir. Elbette her hastalığı en iyi çeken anlar ama kronik prostatitli hastaların durumunu bir başkasının anlaması gerçekten imkansızdır. Çoğu hastada hastalık o kadar uzun süredir vardır ki başvurulmayan hekim, konuyla uzak yakın bağlantılı kullanılmayan ilaç ya da kocakarı ilacı kalmamıştır. Bu durum hastaların aile yaşamlarını da çok olumsuz etkilemekte özellikle evli iseler eşler arasında ciddi geçimsizliklerin doğmasına yol açmaktadır.

Prostat, idrar torbasının (mesane) hemen altında, idrar kanalını (üretra) çepeçevre saran ve erkek üreme sisteminin parçası olan bir bezdir. Yani prostat, üremeye ait bir yapıdır ve çocuğumuz olması için gereklidir. Ancak, prostat bir üreme organı olmakla birlikte, idrarın geçtiği kanalı çepeçevre sardığı için prostat hastalıklarında oluşan belirtiler genellikle işeme ile ilgilidir.

Prostatta en sık görülen hastalıklar; prostat büyümesi (BPH), prostat kanseri ve prostat iltihapları yani ‘prostatitler’dir. Prostat büyümesi ve prostat kanseri genellikle ileri yaşlarda (50 yaşından sonra) görülmektedir. Bu yazıda bu iki hastalıkla ilgili bilgi verilmeyecektir. Bu yazı, her yaşta görülebilmekle birlikte 50 yaşın altında daha sık görülen prostat iltihapları ile ilgili olacaktır. Prostat iltihapları; idrar yaparken yanma, gece ve gündüz sık idrara çıkma ihtiyacı, idrar yapmada zorluk, penise ve testislerin alt kısmına makata vuran ağrı, bel ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Prostat iltihapları; ani başlayan (akut) ve uzun süredir devam eden (kronik) olmak üzere iki şekilde görülebilir. Akut prostatitte belirtiler, aniden ve daha şiddetli şekilde ortaya çıkar ve yukarıdaki belirtilere ateş de eşlik edebilir. Akut prostatitler, zamanında ve uygun şekilde tedavi edilirse genellikle kısa sürede ve sorunsuz olarak iyileşirler. Ancak, zamanında ve uygun şekilde tedavi edilmezlerse hastalık kronik hale gelebilir ve bu durumda da tedavi oldukça güçleşmektedir.

Kronik prostatit, bulaşıcı olmayan ancak uzun süren ve tedaviye dirençli belirtilerle seyreden bir durumdur. Kronik prostatit diyebilmek için belirtilerin en az üç aydır var olması gerekir. Tedavisi genellikle zordur ve iki ana tip kronik prostatit vardır. İlki, 'Kronik bakteriyel prostatit' olup bakterilerin neden olduğu uzun süreli enfeksiyondan kaynaklanır. Bunun tedavisinde de öncelikle uygun antibiyotik uygulanması başta gelmektedir. Antibiyotiğe ek olarak ise kişiye özel bazı ek tedaviler de uygulanır. Diğer kronik prostatit tipi ise bakterilerin neden olmadığı ‘Kronik non-bakteriyel prostatit’tir. Bunun nedeni maalesef tam olarak anlaşılamamıştır.  Kronik prostatitlerin çoğunluğunu bu grup hastalar oluşturur. Eğer bir hastalığın nedeni tam olarak bilinemiyorsa o hastalığı tedavi etmek nedeni bilinen bir hastalığa göre oldukça zordur. O nedenle bakterilere bağlı olmayan ve nedeni tam bilinmeyen kronik prostat iltihaplarında da tedavi zordur ve uzun sürmektedir. Bazı hastalarda tam bir başarı sağlamak mümkün olamamaktadır.

Bakterilere bağlı olmayan ve daha sık karşımıza çıkan kronik prostatitin tedavisinde antibiyotiklerin kullanılmasının yeri yoktur. Genellikle, hastanın şikayetlerine yönelik ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Bu ilaç tedavilerinin yanı sıra hastanın bazı şeylere dikkat etmesi de gerekmektedir. Bunlar; acı-baharatlı yiyeceklerden uzak durmak, aşırı çay ve özellikle kahve içmemek, aşırı alkol alınmaması, soğuktan korunmak, sıcak oturma banyoları yapmak, sert ve soğuk yerlere oturmamak, düzenli boşalma, kabız kalmamak olarak sayılabilir. Ancak tüm bu önlemlere rağmen bu hastaların yine de tam olarak iyileşemediği, şikayetlerinin devam ettiği görülebilmektedir. Uygulanan tedavilere yanıt vermeyen hastalarda en etkili tedavilerden birisi genellikle prostat masajı ile birlikte uygulanan ‘Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisi’ (ESWT) dir. Şok dalga tedavisi genellikle haftada bir veya iki defa olmak üzere en az 6 seans uygulanmaktadır. Tedavi süresince hastanın şikayetlerine yönelik bazı ilaçlarda kullanılması gerekebilmektedir. Bu tedavi uygulanırken ayrıca, üstte belirtilen yiyecek ve yaşam tarzı önerilerine de dikkat edilmesi gerekir. Bu tedavi ile %80’lere varan iyileşme sağlanabilmektedir.

Kronik prostatitli hastaların temel şikayetleri işeme ile ilgilidir. Ancak, uygun şekilde tedavi edilmeyen kronik prostatitlerin; çocuk sahibi olmayı güçleştirebildiği, cinsel ilişki kurmada güçlük ve erken boşalmalara da yol açabildiği unutulmamalıdır.